Fırtına Obüslerini işitmeyen kaldı mı? Üzerine monte edilmiş 12 adet hidro-pnömatik süspansiyon ünitesi ve tekerlerinden oluşan gelişmiş süspansiyon sistemi sayesinde engebeli arazi dahil her türlü arazide rahatça harekât icra edebilmektedir. Güç/Ağırlık oranı 21bg/t olan Fırtına'nın harekâtlarını uzun süreli destekleyebilir. ADOP-2000 sistemine sayısal olarak entegre edilmiş olan Fırtına, sahip olduğu ASELSAN ürünü 9600 serisi frekans atlamalı sayısal telsizler vasıtasıyla emniyetli, güvenilir, esnek, süratli, mobil, beka kabiliyeti yüksek, elektronik harp korumalı etkin bir ses ve veri haberleşmesinin tesisine ve atış esaslarının süratle takibine imkân tanımaktadır. Obüsteki muharebe sistemleri Fırtına Atış Kontrol Sisteminin hesapladığı atış komutlarını alma ve gönderme yeteneğine sahiptir. Fırtına hareket halindeyken 30 saniye içinde atış görevine hazır olabilmekte ve ilk 15 saniye içinde ani atış (darbe) olmak üzere 8 atımlık bir atış görevini bir dakika içinde tamamlayabilmektedir. Obüs atış görevinin tamamlanmasını müteakip 30 saniye içinde mevzisini terk edebilmektedir. Obüs, sahip olduğu içeriden komuta edilebilen otomatik namlu yol kilit sistemi vasıtasıyla, kısa sürede mevzi değiştirebilmekte ve böylece düşmanın karşı ateşine maruz kalma riskini minimum düzeye indirmektedir.
Tekerlekli kundağı motorlu topçu (SPA) kesinlikle yeni bir kavram değildir, bu türün ilk örnekleri top çeken askeri atların veya katırların cephe hatları dışında her yerde yaygın bir görüntü olduğu bir zamanda ortaya çıkmıştır. Bu erken tasarımlara gelince, Baylar Heath & Robinson'ın bunların çoğuyla gurur duyacağını söylemek kesinlikle doğrudur, bunlar kelimenin tam anlamıyla standart bir kamyonun arkasına 'cıvatalanmış' çeşitli çekili veya hatta deniz toplarından başka bir şey değildi; ve çoğu zaman dört tekerlekten çekişli bir kamyon bile değildi, bunlar o zamanlar henüz emekleme aşamasındaydı. Bazı büyük toplar için temel arka kollar veya bir tür dengeleyiciler kullanıldı, ancak esasen değişiklikler açısından hepsi buydu.