Maneviyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Maneviyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ağustos 2024

Kariye Camii Yeniden Müze Kimliğine de Döndü

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan ve uzun yıllar müze olarak kullanıldıktan sonra geçtiğimiz 6 Mayıs’ta ibadete açılan Tarihi Kariye Camiine, artık biletli ziyaretler de yapılıyor.

16 Ağustos 2024

Çevremiz Bize Emanettir (Cuma Hutbesi)

 

Muhterem Müslümanlar!

Kâinat denilen mükemmel bir yapının içerisinde yaşıyoruz. Bu ihtişamlı eseri yoktan var eden, yaşatan ve idare eden Yüce Rabbimizdir. Hayat kaynağımız suyu, her nefesimizde muhtaç olduğumuz havayı bize veren Cenâb-ı Hak’tır. Toprağı bereket vesilesi, ormanları oksijen kaynağı kılan O’dur. Güneşi, ayı ve yıldızları, denizleri, gölleri ve nehirleri hâsılı bütün nimetleri insanoğlunun istifadesine sunan Yüce Allah’tır. Nitekim hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından bir nimet olarak sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.”

31 Temmuz 2024

Faiz Haramdır

Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, “Alım satım da ancak faiz gibidir” demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah’tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişteki kendisinindir, durumunun takdiri Allah’a aittir. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere cehennemliklerdir.

(Bakara suresi, 275)

İyi bilin ki faizin her çeşidi kesinlikle haramdır, kaldırılmıştır.

(Hadis-i şerif)

17 Temmuz 2024

Sabah Namazı Nasıl Kılınır?

 


Sabah namazı 2 rekat sünnet, 2 rekat farz olmak üzere toplam 4 rekattır.

Sabah namazının kılınışı:

2 Rekat Sünnet:
- Abdest alınır ve niyet edilir (Niyet ettim Allah rızası için bugünkü sabah namazının sünnetini kılmaya),
"Allahu Ekber" diyerek iftitah (başlama) tekbiri alınır,
- Eller bağlanır ve namaza başlanır (Erkekler; göbek altında sağ eli sol elin üzerine bağlarlar. Hanımlar; göğüs üzerinde sağ eli sol elin üzerine koyarlar)...
- Eller bağlanır ve namaza başlanır (Erkekler; göbek altında sağ eli sol elin üzerine bağlarlar. Hanımlar; göğüs üzerinde sağ eli sol elin üzerine koyarlar)...
1. Rekatta;
Sübhaneke okunur,
- Euzü-Besmele çekilir,
Fatiha Sûresi okunur,
Namaz Sûresi okunur,
- "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir ve üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azim" denir. Rükudan doğrulurken "Semi Allahü Limen Hamideh", tam dik durunca ise "Rabbena Lekel Hamd" denir,
- "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir ve üç defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" denir,
- "Allahü Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir yani ayağa kalkılarak ikinci rekata başlanır...
2. Rekatta;
- Besmele çekilir,
- Fatiha Sûresi okunur,
- Namaz Sûresi okunur,
- "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir,
- "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir,
- Ka'de-i ahîre yani son oturuşa geçilir,
- Oturuşta Ettahiyyâtü duası okunur,
Allahümme Salli duası okunur,
Allahümme Barik duası okunur,
Rabbena atina duası okunur,
- "Esselamü Aleyküm Ve Rahmetullah" diye selam verilerek namaz tamamlanır.

2 Rekat Farz:
- Namaza başlamadan önce Kamet getirilir (Sadece erkekler kamet getirir),
- İlk olarak niyet edilir (Niyet ettim Allah rızası için bugünkü sabah namazının farzını kılmaya),
"Allahu Ekber" diyerek İftitah tekbiri alınır,
- Eller bağlanır ve namaza başlanır...
- Eller bağlanır ve namaza başlanır...
1. Rekatta;
- Sübhaneke okunur,
- Euzü-Besmele çekilir,
- Fatiha Sûresi okunur,
- Namaz Sûresi okunur,
- "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir ve üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azim" denir. Rükudan doğrulurken "Semi Allahü Limen Hamideh", tam dik durunca ise "Rabbena Lekel Hamd" denir,
- "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir ve üç defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" denir,
- "Allahü Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir yani ayağa kalkılarak ikinci rekata başlanır...
2. Rekatta;
- Besmele çekilir,
- Fatiha Sûresi okunur,
- Namaz Sûresi okunur,
- "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir,
- "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir,
- Ka'de-i ahîre yani son oturuşa geçilir,
- Oturuşta Ettahiyyâtü okunur,
- Allahümme Salli okunur,
- Allahümme Barik okunur,
- Rabbena Atina okunur,
- Rabbena Firli okunur,
- "Esselamü Aleyküm Ve Rahmetullah" diye selam verilerek namaz tamamlanır.
(Namaz cemaatle kılınıyorsa cemaat ayakta sadece ilk rekatın başında "Sübhaneke" duasını okur. Fatiha ve namaz suresini imam okur.)
Namazdan sonra;
- Namazdan sonra Tesbihat yapılarak dua edilir.



06 Nisan 2024

Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması

 


TRT tarafından bu yıl 8’incisi düzenlenen 'Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması'nın büyük finali Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ev sahipliğinde Beştepe'de gerçekleştirildi.

Final programına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yarışmaya katılan bütün yarışmacıları kutladı, emek ve gayretleri için jüri üyelerini de tebrik etti.

“Kur’an-Kerim’i Güzel Okuma Yarışması”, bu yıl da Ramazan ayının manevi havasına ayrı bir değer katıp izleyicilere Kur’an ziyafeti yaşattı. 

Final gecesinde yarışmanın sunuculuğunu Bekir Köse üstlenirken Dr. Mehmet Ali Sarı, Osman Egin ve Halil Necipoğlu ise jüride yer aldılar. 

“Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması” sekizinci sezonda Hafız Muhammed Esed Can, 7 finalistin arasında birinciliğe layık görülen isim oldu. Yarışmada ikinciliği Süleyman Talha Cuhadar, üçüncülüğü ise Duhan Berkan Karadeniz elde etti. Dereceye girenler ödüllerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aldılar.

29 Mart 2024

29 Mart 2024 Tarihli Cuma Hutbesi: "Kardeşliğimiz Zekâtla Bereketlensin"

 

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Namazı kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne hayır yaparsanız Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızı eksiksiz görür.”

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah, zekâtı ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek için farz kıldı.”

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam’ın emrettiği beş temel esastan biri de zekâttır. Zekât; dinen zengin sayılan bir Müslümanın malının belli bir kısmını yılda bir defa Allah rızası için ihtiyaç sahipleriyle paylaşmasıdır. Zekât, nimetlerin asıl sahibi olan Yüce Rabbimize karşı şükrümüzün bir göstergesidir. Malımızı Allah yolunda feda etmekten çekinmeyeceğimizin bir ifadesidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in buyurduğu üzere, “Suyun ateşi söndürdüğü gibi zekât da hata ve günahları silip yok etmektedir.”

Kıymetli Müslümanlar!

Zekât, zengin Müslüman için tercih değil, bir mecburiyettir. Zekât vermek, kazancı bereketlendirir, gönle huzur verir, müminin cennet vesilesi olur. Zekât vermemek ise malın bereketini kaçırır, kişiyi cimrilik, hırs ve tamahın esiri eder, ahirette de elim bir azaba sürükler.

Değerli Müminler!

Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Zenginlerin mallarında, muhtaç ve yoksulların da hakkı vardır.” Evet, zengin bir Müslüman, zekâtını vermekle aslında ihtiyaç sahiplerinin hakkını vermiş olur. Zekât, müminler arasında sevgi ve güven köprüleri kurar. Yüreklerimizi birleştirir, kardeşliğimizi pekiştirir, birlik ve beraberliğimizi güçlendirir, toplumsal barışa katkı sağlar.

Aziz Müslümanlar!

Zekât, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir yanına iyilik tohumları ekmektir. Dünyanın neresinde olursa olsun bir lokma ekmeğe, bir yudum suya muhtaç olanlara yardım elimizi uzatmaktır. Zekât, zulme maruz kalmış ve zor şartlar altında hayat mücadelesi veren bütün mazlumlara ve mağdurlara umut taşımaktır.

Zekât, rahmet ve mağfiret ayı Ramazanda kardeşlerimize iftar ve sahur neşesi yaşatmaktır. Rabbimizin emaneti olan yetim ve öksüzleri koruyup gözetmek, onları bayram sevincine ortak etmektir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde, “İşaret parmağıyla orta parmağını göstererek, ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle yan yana olacağız.” müjdesini vermiştir.

...

Bu vesileyle geçmişten günümüze hayır ve iyilik yolunun bir neferi olup vefat etmiş bütün kardeşlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet niyaz ediyorum. Hayatta olanlara sağlık, huzur ve bereketli bir ömür diliyorum.

Hutbemi, bir ayet mealiyle bitiriyorum: “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.”

16 Mart 2024

Oruç İbadeti

 


Kulluğun bir ifadesi olarak oruç, bizden önceki kavimlere farz kılındığı gibi bizlere de farz kılınmıştır. Nitekim Cenab-ı Hak; “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden evvelkilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” [Bakara 2/183] buyurarak bu farziyeti bizlere de bildirmiştir.

Oruç ibadeti İslam’ın beş temel esasından biridir. Oruç; Allah’ın rızasını kazanmak için ibadet maksadıyla gün boyu yemekten, içmekten, nefsi arzulardan uzak durmak suretiyle yerine getirilen bir ibadettir. Her şeyin bir zekatı olduğu gibi, bedenin zekatı da oruçtur. Kul, zekat ile malını temizlediği gibi, oruç ile de gönlünü ve ruhunu kirleten bazı kötü düşüncelerden arınır. Oruç: Yüce Allah’ın bizlere ihsan ettiği sayısız nimetlere karşılık O’na şükranlarımızı arz etmektir.

Ramazan’da Bütün Organlarımızla Oruç Tutalım

Orucun İslamiyet’ten önceki ilahi dinlerde de vardır. Ergenlik çağına gelmiş her Müslüman’a farzdır.

Oruç insanları dünyada kötülüklerden sakındıran, ahirette de cehennem azabından koruyan ve günahların bağışlanmasına vesile olan bir ibadettir.

Oruç tutan maddi ve manevi bakımdan huzura kavuşur. Oruçtan beklenen manevi hazzı alabilmek için sadece midesine değil, bütün organlarına oruç tutturmalıdır.

İnsan, nefsinin aşırı isteklerine karşı koyabilmeli, öfkesini yenebilmeli ve bütün organlarına oruç tutturabilmelidir. Başkalarına zarar vermekten, etrafındaki insanları huzursuz etmekten kaçınmalı, herkesle iyi geçinmelidir"

Oruç, iradeleri merhametle eğitir ve özgürleştirir. İftar cömertliği, ikramı ve paylaşmayı öğretir. Teravih, ibadetin neşe ve coşkusunu bütün topluma yayar. Sahur, hayır ve bereketin ne olduğunu gösterir.

Eğer ibadetlerimizin ahlakımıza, sosyal yaşantımıza önemli bir tesiri yoksa dini yaşantımızda bir kusurumuz var demektir.

Oruç’da bir ibadet olarak sadece günün belli vakitlerinde yemeden içmeden uzak durmak değildir. Oruç; yaratılışı icabı aceleci olan insana sabrı öğretir. Bitmek bilmeyen arzu ve isteklerine karşı, nefsi terbiye eder, İnsanı günah, işlemeye yönelten özelliklerini kontrol altında tutmasını sağlar.

Oruç insana, kendisinin dışında diğer insanların da halini hatırlatarak, onu iyliğe sevkeder. Cenab-ı Hak oruç ile, insanda bu ahlakî değişikliklerin olmasını ister. Yoksa Allah(c.c.)’ın bizim aç kalmamıza ihtiyacı yoktur. Oruç ibadetini sadece, imsaktan iftar vaktine kadar yemekten, içmekten ve nefsi arzulardan bir müddet uzaklaşmak olarak düşünmeyelim. Oruçtan asıl maksat bunlar değildir.

Hz. Peygamberimiz(s.a.v.): “Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez” [Riyazu’s-Salihin 2/502] buyurmuşlardır. Öyle ise, bizler de oruç ibadetini bütün benliğimiz ve samimiyetimizle yerine getirmeye çalışmalıyız.

Hz. Peygamberimiz (sav): “Bir kimse faziletine inanarak ve mükafatını Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır”[Buhari İman, 8.II.]

Orucun faydaları:

  1. Oruç, ahlakımızı güzelleştirir
  2. Oruç kötülüklerden korur
  3. Oruç, merhamet duygularını geliştirir. Oruç, insana yoksulların çektikleri sıkıntıyı yaşatır da onlara yardım elini uzatma alışkanlığı kazandırır.
  4. Oruç sağlığı korur.
  5. Oruç, insana sabırlı olmayı öğretir
  6. Oruç nimetlerin kadrini öğretir.

Aç, Fakir ve kimsesiz insanlara ulaşmak ...

Kuran'la akıllar ve gönüller sonsuzluk yolculuğuna hazırlanır. Verdiğimiz zekat ve fitreler, toplumun sosyal yaralarını Ramazanın şifalı elleriyle sarar. Bayramla toplum rahmete, birliğe ve coşkuya yürür.
Mevlana, Yunus Emre, Hoca Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş Veli gibi Anadolu erenleri, Hz. Peygamberden ilham alarak, Ramazanı gönül yapma eğitimi ve gönül yıkmama terbiyesi veren bir sevgi ve rahmet ayı olarak değerlendirirler.

“Nitekim Sevgili Peygamberimiz, 'Oruç tutan nice insan vardır ki, kârları sadece açlık ve susuzluk çekmektir. Oruç insanı (her türlü kötülükten koruyan) kalkandır. Sakın oruçlu iken kötü söz söylemeyin, biri size sataşacak olursa ben oruçluyum, deyin' buyurmuştur” [Buhari, Savm, 2]

Ramazanın en önemli özelliklerinden birinin bireyselleşen, yalnızlaşan ve yabancılaşan insanı şefkat ve rahmetle kucaklayıp toplumsal hayata katmaktır. Bu mağfiret ikliminde dünya hayatımız renklenirken, gönül dünyamız da yeniden şekillenmeli, bununla birlikte diğer ibadetlerimiz de yoğunluk kazanmalıdır. Özellikle, bizleri Rabbimizle buluşturan ve konuşturan kitabımız Kur’an-ı Kerim her zamankinden daha fazla okunup anlaşılmaya çalışılmalıdır.

Müslüman toplumu tarih boyunca Ramazan ayını aç, fakir ve kimsesiz insanlara ulaşmanın en önemli mevsimi olarak görmesi müstesna bir meziyettir.
Ramazan ayı, insanların yalnız kendi dünyalarında, kendi evlerinde, kendi sofralarında yaşadıkları bir zevk olarak kalmasın. O, bütün güzellikleriyle gönlün derinliklerinde yaşanan, yoksullarla, kimsesizlerle ve yüreği yaralı insanlarla güzelliklerin paylaşıldığı güzel günler olsun.

Ramazan ayının gönüllere barış, mutluluk ve huzur, iftar sofralarına bereket ve hoşgörü ve dindarlığımıza yüksek bir seviye getirmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz.

15 Mart 2024

15 Mart 2024 - Cuma Hutbesi

 Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan 15 Mart 2024 tarihli ve "Oruç, bedenimize sıhhat, gönlümüze sekinet verir" konulu cuma hutbesi yayınlandı.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَۙ.

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:   

مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ.

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki Allah’a karşı gelmekten sakınırsınız.”

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kim gönülden inanarak ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”

Aziz Müminler!

Oruç, İslam’ın beş esasından biridir. Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar Allah rızası için yeme-içmeden, şehevi arzulardan ve her türlü kötülükten uzak durmaktır. Akıllı, buluğ çağına ermiş, hastalık ve yolculuk gibi dinen geçerli bir mazereti olmayan her Müslümanın Ramazan orucu tutması farzdır.

Kıymetli Müslümanlar!

Oruç, sadece midemizi aç ve susuz bırakmak değildir. Oruç, aklımıza, ruhumuza ve bütün organlarımıza tutturulduğu zaman, gerçek anlamına kavuşur. İşte o zaman oruç, bedenimize sıhhat, gönlümüze sekinet verir.

Aklın orucu, Rabbimizin kudretini ve rahmetini tefekkür etmektir. İnsanı değersizleştiren her türlü kötü düşünceden uzak durmaktır. Dünyevî kaygıların, hırs ve ihtirasların esiri olmamaktır. Kalbin orucu, Allah ve Resûlü’nün sevgisinin önüne hiçbir sevgiyi geçirmemektir. Kalbi karartan kin, nefret ve haset gibi tüm kötü duygulardan arınmaktır.

Değerli Müminler!

Dilin orucu, yalandan, gıybetten, iftiradan, kötü ve kırıcı sözlerden uzak durmaktır. Hiç kimsenin şahsiyetine, onur ve haysiyetine dil uzatmamaktır. Kulağın orucu, kötü ve çirkin sözleri dinlememektir. Duyduğu her şeyi araştırmadan doğru kabul etmemektir. Allah Resûlü (s.a.s), bu hususlarda bizleri şöyle uyarmaktadır: “Yalanı ve işine yalan karıştırmayı terk etmediği sürece oruçlu kimsenin yemesini ve içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.”

Aziz Müslümanlar!

Elin orucu, harama el uzatmamaktır. Helal olmayan ve hak edilmeyen hiçbir şeyi almamaktır. Ölçüde ve tartıda hile yapmamaktır. Elimizi şiddetin değil, şefkatin, yardımlaşma ve paylaşmanın aracı kılmaktır. Ayağın orucu, Allah ve Resûlü’nün gösterdiği istikamet üzere yürümektir. Adımlarımızı her daim hayır ve iyilik yolunda atmaktır.

Muhterem Müslümanlar!

Oruç, iftar ve sahur sofralarımızı ihtiyaç sahiplerine, kimsesizlere, yetim ve öksüzlere açmaktır. Dünyanın pek çok yerinde açlık ve susuzluğa mahkûm edilen insanları unutmamaktır. Gazze ve Doğu Türkistan başta olmak üzere zulüm altında inleyen kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissetmektir. Elimizle, dilimizle ve bütün imkânlarımızla mazlumlara destek olmaya devam etmektir. Tek bir kuruşumuzla dahi olsa zalimlere ve destekçilerine katkıda bulunmamaktır.

Değerli Müminler!

Önümüzdeki Pazartesi günü Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümünü idrak edeceğiz. Çanakkale; şanlı ecdadımızın yedi düvele karşı istiklal ve istikbal mücadelesi verdiği yerdir. Kahraman milletimiz, bütün zorluklara rağmen Çanakkale’de hayâsızca akınlara “dur!” demiştir. Bugün bize düşen, Çanakkale ruhunu iyi anlamak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Şehitlerimizin canları pahasına bize emanet bıraktıkları yüce değerleri yaşamak ve yaşatmaktır.

Bu vesileyle geçmişten günümüze vatan ve mukaddesat uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve bu uğurda mücadele veren kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Yüce Rabbimiz, hak, hakikat ve istikametin temsilcisi olan devletimizi payidar; gariplerin, masum ve mazlumların umudu olan milletimizi bahtiyar eylesin.