31 Mayıs 2024

Ermenistan Dört Köyü Daha Azerbaycan'a Geri Verince Erivan'da Protestolar

 


Ermenistan'ın yapılan müzakerelerde Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan'ın olan dört köyü Azerbaycan'a iade etmesi başkent Erivan'da yapılan gösteride protesto edildi. Başbakan Nikol Paşinyan’ın istifasını isteyen protestocular, dört köyün karşılıksız verildiğini öne sürdü. 

Azerbaycan'ın büyük ilerleme sağladığı son Karabağ savaşının ardından taraflar arasında yapılan sınır belirleme çalışmaları sürüyor.    

İki ülke arasında yapılan müzakerelerde Azerbaycan, Ermenistan'ın işgali altında bulunan 4 köyün geri verilmesini talep etmişti.

24 Mayıs 2024

MEB Yandaş Kadrolaşmada Israr Ederken Müdür Ek Dersle Voleyi Vurdu

 

Kocaeli’nin Gölcük ilçesindeki Saraylı Ortaokulu’nda görev yapan bazı öğretmenler, sistem üzerindeki e-bordroları ile maaş ödeme dekontlarında tutarsızlık olduğunu tespit etti.

İddiaya göre, ek ders ücretlerini karşılaştıran öğretmenler, e-bordro üzerinde görünen ek ders ücretinin hesaplarına yatan ücretten yaklaşık 3 kat daha fazla olduğunu fark etti.

Bunun üzerine geriye dönük yapılan kontrollerde, öğretmenlerin ek ders ücretlerinde yaklaşık 4 yıldır bu durumun yaşandığı ve fazla olan miktarın farklı banka hesaplarına yatırıldığı tespit edildi.

Türkiye Herkese Kapıları Açarken Avrupa'dan Vize Alamıyoruz

 

Avrupa ülkeleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamasını sıkılaştırdı. Hatta vizesiz kabul edilen Hususi Damgalı (Yeşil) Pasaport hamillerine de geliş amacı, ne kadar parası olduğu ve dönüş bileti olup olmadığı soruluyor. Buna bazı belediyelerin proje katılımcılarına görevli (gri) pasaportu verildikten sonra Avrupa'da sığınmacı başvurusu yapmaları, iş adamlarına yeşil pasaport verilmesi ve vatandaşlık verilen yabancıların ABD'ne Türkiye pasaportu ile kaçak girip iltica başvurusu yapmalarının sebep olabileceği sanılıyor.

Avrupa Komisyonu, Türkiye’ye en fazla vize reddi veren ülkelerin verilerini açıkladı.

Buna göre, Türkiye’nin Schengen vize başvuruları reddetme oranı 2023 yılında yüzde 16.1’e yükseldi. Bu oran, 2022 yılındaki yüzde 15.7’lik orana göre bir artış gösteriyor.

2023 yılında Türkiye’den yapılan Schengen vize başvurularında artış yaşandı. Ancak artan başvurulara rağmen red oranlarının yükselmesi, başvuru sahiplerinin vize alma sürecinde karşılaştıkları zorlukları gözler önüne seriyor.

Vize başvuru süreçlerinin karmaşıklığı ve gerekli belgelerin eksiksiz sunulması konusundaki sıkı denetimler, red oranlarının artmasında etkili oluyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin bu onur kırıcı işlemler karşısındaki tutumu tuhaf: Romanya vatandaşlarının Türkiye'ye yapacakları turistik veya transit geçiş amaçlı seyahatlerde 90 gün süreli vize muafiyeti sağlanmasını ve kimlikleriyle Türkiye'ye girebilmelerini öngören karar 21 Mayıs 2024 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.


20 Mayıs 2024

Reisi ve Yol Arkadaşları Öldü

 


İran devlet televizyonu, Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopterin dün geçirdiği kazada kurtulan olmadığını duyurdu.

Helikopterin enkazına 15 saatlik çalışma sonrasında ulaşılırken, Reisi ile Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, Tebriz Valisi Malik Rahmeti ve İran lideri Hamaney'in Tebriz Temsilcisi Muhammed Ali Al-i Haşim'in de kazada hayatını kaybedenlerin arasında yer aldığı belirtildi.

Reisi'nin helikopterinde bulunan Devrim Muhafızları Ordusu mensubu 2 üst düzey askeri yetkili ile 3 mürettebatın da kazada hayatını kaybettiği bildirildi.

19 Mayıs 2024

İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin Helikopteri Bulundu

 


Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan'ı taşıdığı sırada düşen helikopteri arama çalışmaları sürerken, İran Devlet Televizyonu Arama Kurtarma ekipleri tarafından helikoptere ulaşıldığını duyurdu.

İran devlet televizyonuna konuşan İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhsin Mansuri, olaya ilişkin bilgi verdi.

İran-Azerbaycan sınırındaki bir barajın açılış töreni sonrasında ülkeye dönüşünde Reisi'nin konvoyunda 3 helikopterin olduğunu kaydeden Mansuri, Cumhurbaşkanı Reisi'nin bulunduğu helikopter ile diğer helikopterlerin yerel saatle 13.30'da irtibatının kesildiğini ve 2 helikopterin yaklaşık 15-20 dakika bölgede Reisi'nin helikopteri için arama yaptığını belirtti.



İran Cumhurbaşkanı Helikopter Kazası Geçirdi

İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi taşıyan helikopterin “kötü hava şartları” yüzünden sert iniş yapmak zorunda kaldığını açıkladı. Vahidi ayrıca kurtarma ekiplerinin henüz bölgeye ulaşmadığını da belirtti. Reisi ile birlikte yola çıkan kişilere ulaşabildiklerini aktaran Vahidi, “Bölgenin dağlık olması ve havanın kötü olması nedeniyle iletişim kurmamız da zorlaşıyor, umarım kurtarma ekipleri oraya en erken şekilde varır ve bizi bilgilendirir” dedi.

Reuters’a konuşan bir yetkili ise Reisi ile birlikte helikopterde bulunan Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan’ın hayatlarının risk altında olduğunu belirtti. Yetkili, “Hâlâ ümitliyiz ancak kaza alanından gelen bilgiler çok kaygı verici” diye konuştu.

Bölgede şiddetli yağmur ve hafif rüzgarın olduğu bildirilirken devlet televizyonu, kurtarma ekiplerinin bölgeye ulaşmaya çalıştığını ancak bölgedeki kötü hava koşulları nedeniyle zorlandığını duyurdu. 


İran devlet televizyonu Reisi ile birlikte seyahat eden üst isimlerin şunlar olduğunu duyurdu: Doğu Azerbaycan Valisi Malik Rehmeti, Hamaney'nin Tebriz temsilcisi Muhammed Ali Al-ehaşem ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan.

Bazı yerel basında çıkan haberlere göre Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın, Reisi ile aynı helikopterde seyahat ediyordu.

İran'ın Doğu Azerbaycan Eyaleti Vali Yardımcısı Cebbarali Zakiri, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin konvoyunda meydana gelen helikopter kazasına ilişkin 3 helikopterden 2'sinin iniş yaptığını, birinin düştüğünü söyledi.

Sharkdaily haber sitesine göre Zakiri "Olay yerine henüz ulaşmadım. Muhtemel yaralılar ve sayısı hakkında bir şey söyleyemem. Olayın nasıl olduğunu bilmiyorum" dedi.

Reisi, İran'ın Doğu Azerbaycan eyaletinde seyahat ediyordu. Devlet televizyonu, olayın meydana geldiği bölgenin, İran'ın başkenti Tahran'ın yaklaşık 600 kilometre  kuzeybatısında, Azerbaycan sınırındaki bir şehir olan Jolfa yakınlarında olduğunu açıkladı.

Reisi, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte baraj açılışı yapmak üzere pazar günü erken saatlerde Azerbaycan'a gitmişti. Baraj, iki ülkenin Aras Nehri üzerine inşa ettiği üçüncü baraj olma özelliğini taşıyor.

63 yaşındaki Reisi, daha önce ülkenin yargısını yönetmiş olan katı görüşlü bir kişi olarak biliniyor. İran'ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney'in himayesi altında görülen Reisi'nin Hamaney'in ölümünden veya görevden ayrılmasından sonra yerine geçebileceği belirtiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal medyada yaptığı açıklamada "Cumhurbaşkanı, kardeşim Sayın İbrahim Reisi ve heyetinin bir helikopter kazası geçirmiş olması bizleri derinden üzmüştür.

Türkiye Cumhuriyeti olarak İran makamlarıyla tam irtibat ve koordinasyon halinde hadiseyi yakından takip ettiğimizi ve gereken her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. 

Komşumuz, dost ve kardeş İran halkına ve hükûmetine milletim adına geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Sayın Reisi ve heyetinden bir an önce iyi haberler almayı umuyorum" dedi.

Türkiye AFAD tarafından yapılan açıklamada "İran ülkemizden gece görüşlü arama kurtarma helikopteri talep etmiştir. Van ve Erzurum'dan 32 dağcı arama kurtarma personeli ile 6 araç bölgeye intikal için yola çıkmıştır" denildi.

13 Mayıs 2024

Karaok Tanksavar Roketi Malezya Yolcusu

 


ABD üretimi Javelin Füzesi’nin muadili olan KARAOK, omuzdan atılabilmesi özelliği ile Türkiye için bir ilk olma özelliğine sahip. 

Öte yandan NATO üyesi ülkeler arasında da bu tip bir füzenin, ABD’nin ardından Türkiye tarafından geliştirilmiş olması da oldukça mühim.

Testleri  başarıyla tamamlanan KARAOK tanksavar roketinin ilk yurt dışı müşterisi Malezya oldu. İlk etapta 100’den fazla KARAOK Tanksavar Füzesi ile 18 adet Komuta/Fırlatma Ünitesi tedarik edecek olan Malezya’nın, ilk füzeleri 2026 yılında teslim alması planlanıyor. 

Öte yandan Roketsan, teslimat öncesinde Malezyalı personele KARAOK MANPADS için eğitim de verecek.


08 Mayıs 2024

Milli Eğitim Bakanlığı 20.000 Sözleşmeli Öğretmen Atayacak


Neden 20.000?

Neden sözleşmeli? Kadrolu değil.

Yine mi torpilin yasallaştırılmış adı olan "mülakat" var?



Bakan Tekin, Bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında öğretmen atamalarına ve yeni müfredat taslağına ilişkin açıklamada bulundu.

Dün yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi sonrası Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve ekonomi kurmaylarıyla öğretmen atamalarına ilişkin son bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyleyen Tekin, elde edilen rakama göre MEB Personel Genel Müdürlüğünce branş dağılımına yönelik simülasyon yapıldığını belirtti. İhtiyaç belli, insan kaynağı var. Neyin simülasyonunu yaptınız? Savaş pilotu eğitimi mi veriyorsunuz?

Mümkün olan en fazla sayıda öğretmeni aralarına dâhil etmek için ciddi çabalar sarf ettiklerini aktaran Tekin, "Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki talimatları doğrultusunda ki o da aynı şekilde mümkün olduğunca fazla genç arkadaşımızı sürecin içerisine dahil etmemiz konusunda hem bizi hem de Hazine ve Maliye Bakanımızı talimatlandırmıştı zaten... Biz de bu çerçevede çalıştık." ifadesini kullandı. Madem öyle neden 68.000 atama yapmadınız eski müsteşar, yeni bakan bey?

Bakan Tekin, en çok atama yapmayı planladıkları 5 alanı sıralayarak sınıf öğretmenliği için 3 bin 263, özel eğitim öğretmenliği için 2 bin 499, rehberlik için 1.597, din kültürü ve ahlak bilgisi için 1.594 ve İngilizce için 968 atamanın yapılacağını bildirdi.

Bakan Tekin, şunları söyledi: Personel Genel Müdürlüğümüz takvimi ilan edecek ancak daha önce de söylemiştim. Ben öğretmen atamalarında deneme dersi tarzında bir mülakatın gerekli olduğunu daha önce dile getirmiştim. Bunu yaparken de süreçle ilgili olarak adalet kaygısı, güven kaygısı güden bütün arkadaşlarımızı bu konuda aldığımız tedbirleri bir kez daha okumaya davet ediyorum. Aldığımız tedbirler çerçevesinde hiçbir arkadaşımızın hakkının yenmediği bir süreci yürüteceğiz. Bu anlamda daha önce de söylemiştim, hâlihazırda yasal düzenlemeye göre ve akabinde oluşturulan ikincil mevzuata göre sadece ve sadece mülakat notuyla atama gerçekleştiriliyor. Biz bugün itibarıyla daha önce açıkladığımız üzere KPSS skoru yüzde 50'si ve mülakatların yüzde 50'si alınarak hesap edilecek bir atama puanı üzerinden sürecin yürütülmesine ilişkin de yönetmelik değişikliğimizi yayınlanmak üzere Resmî Gazete'ye göndereceğiz. Dolayısıyla 20 Mayıs günü başvuru takvimi açıldığında öğretmen adayı arkadaşlarımıza sürecin kalan kısmıyla ilgili olarak da bilgi vermiş olacağız.

07 Mayıs 2024

A. Yağmur Tunalı - Suça Ortaklık Ediyoruz

Yağmur Tunalı

Yaşanan krizler bile bize yaşadığımız türlü türlü sefaleti düşünme ve anlama imkânı vermiyorsa burnumuz daha çok sürtülecek demektir. Tanrı hak edene hak ettiğini verir. “İnsan için yalnızca çalıştığı vardır”. Kanun budur, değişmez. 
Türkiye, başına gelenlerin ne olduğunu henüz görebilmiş değil. Ne oldu da her şey altüst oldu? Yıllar içinde adım adım neler, nasıl yapıldı ki elimizde avcumuzda ne varsa gitti? 

Yıllar yılı hep birtakım sözler verildiğini gördük. Öyle inandırıcı bir dille söylendi ki geniş halk kitleleri söyleyene güvendi. Öyle ya, adam her ağzını açışta Tanrı’dan mesaj almış gibi konuşuyordu. Hem havucu, hem sopası buydu. 

Bir iki, üç.. beş.. on.. on beş.. hiçbir dediğinin olmadığını, verilen sözlerin tutulmadığını görenler gördü. Sade vatandaş ancak cebinin iyice boşalmasıyla durumun farkına varma belirtileri gösterir hale geldi. “Acaba?” diyenlerin cılız ve ürkek sesi duyulmaya başladı.

Yönetenlerin Tanrı adına konuşur edaları yine değişmedi. Yine aynı havuzdan sözler devreye girdi: Yönetenlere göre hiçbir şey görüldüğü gibi değildi. “Dış güçler”in, Türkiye’nin, aslında bu Allah adamının önünü kesmek istediğini yıllarca devlet imkânları, yüzde doksan medya desteğiyle devamlı pompaladılar. O “Allah adamı”,  “Allahın izniyle” bunları da aşacaktı. 

Bu sözler hep bozdu

Baktılar ki halk buna da inandı, “Ben neymişim be Abi?” böbürlenmesinin “göklerden gelen haberi” başka bir ilhamla şekillendi. Öyle bir söz etmeliydi ki dünyaya tam meydan okuduğumuz görülmeliydi. Bomba hazırdı. Nasıl olsa engel yok. Uydur uydur söyle! Aklına eseni yap! Meydan senin! “Faiz sebep, enflasyon netice” gibi görülmemiş, duyulmamış bir tez de uydurabilirsin. Hakikaten uydurdu ve sanıldı ki dünya onun isteğiyle tersine döndü. Ve sanki yaradılış yeniden şekillendi. Peki sonuç ne?

...

(Yazının tamamı ve benzer yazılar için "milli düşünce")...

Türkiye'nin 139. Türk Milliyetçilerinin 6. Partisi: Kutlu Parti

 


Yusuf Halaçoğlu, bugün Ankara'da partisinin kurucular kurulu üyeleriyle birlikte bir araya geldi. "Ülkemizin içine düştüğü şu an ki belirsizlik bize yeni bir parti kurdurmaya sevk etti." diyen Halaçoğlu, kurulacak partinin ismini de açıkladı.

Halaçoğlu, partisinin adını duyurduğu toplantıda şunları söyledi; “Her şeyin ülkemiz yararına olsun istiyoruz. Ülkemizin içine düştüğü şu an ki belirsizlik bize yeni bir parti kurdurmaya sevk etti. İsmini de istedik ki Türkçe bir isim olsun ve anlamı da olsun. Onun için de 'Kutlu' olsun dedik ve 'Kutlu' oldu partimizin ismi. Bu ülkenin düze çıkması için ne gerekiyorsa onu yapacak bir parti kurmaya çalıştık ve çok güzel bir ekibimiz var. Biz ne sağcıyız ne solcuyuz biz vatanseveriz.”

Yusuf Halaçoğlu ve arkadaşlarının bugün partinin kuruluş dilekçesini verdikleri öğrenildi. Türkiye'de Yargıtay'ın verilerine göre nisan ayı itibariyle 138 siyasi parti bulunmakta. Kutlu Parti'nin kuruluşuyla birlikte bu rakam 139'a yükselecek.

Böylece Türk milliyetçileri de 6 siyasi parti arasında bölünecek:

1. Milliyetçi Hareket Partisi

2. Büyük Birlik Partisi

3. İyi Parti

4. Milli Yol Partisi

5. Zafer Partisi

6. Kutlu Parti (yeni kuruldu).



06 Mayıs 2024

Milli Muharip Uçak KAAN İkinci Test Uçuşu İçin Havalandı

 


Milli muharip uçak KAAN, ikinci test uçuşu için havalandı.

KAAN'a ikinci test uçuşunda da bir F-16 refakat etti. 

Savunma Sanayii Başkanlığı, milli muharip uçak KAAN'ın ikinci uçuşunda 14 dakika havada kalarak 10000 feet irtifada 230 knot hıza ulaştığını bildirdi.

Milli muharip uçak KAAN'ın ilk uçuşunda 13 dakika havada kalarak 8000 feet irtifada 230 knot hıza ulaşmıştı.

(10000 feet 3,048 km -30480 metre- yükseklik; 230 knot saatte 425,96 km hız demektir.)




29 Nisan 2024

Necati Öçalan - Audi A8 Sevdası

Ekranda bir resim...

Resimde Numan Kurtulmuş'tan Mustafa Şentop'a kadar geniş bir yelpaze...

Bu yelpaze içinde kimler yok ki..? 

En ilginci de Sayın Doğu Perinçek...

Resmin tam ortasında tahmin edeceğiniz gibi Sayın Erdoğan var. Sayın Erdoğan'ın sağında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, solunda ise Emine Erdoğan hanımefendi bulunuyor... Sağa doğru Sayın Bahçeli onun yanında Sayın Destici hemen yanında da Sayın Perinçek yer almış...Devamında içinde Numan Kurtulmuş'un da yer aldığı kişiler bulunurken; sol tarafta da aralarında Sayın Şentop'un da yer aldığı protokolün diğer elemanları...

Tam otuz kişi.

Ali Erbaş, her zamanki gibi elinde bir mikrofon, dilinde Arapça kelimelerle bir dua...

Her ne kadar kendisinin Arapça bilip bilmedigi tartışılsa da okuduğu duaya herkes "amin" diyor...

Doğu Perinçek de "amin" diyor..!

Mustafa Destici de..!

Bu resim 2023 seçimlerinden önceye ait.

Yerli ve millî otomobilimiz TOGG ile ilgili bir resim...

Muhteremlerin hiç birinde makam aracı olarak tercih edilmedi TOGG...

Zavallı yerli ve millî otomobilimiz TOGG ile hiç bir devlet adamı mutlu olamadı.

Sadece seçim öncesi kampanya aracı olarak il il, ilçe ilçe, hatta köy köy dolaşıp meraklılar için hatıra fotoğrafı çekilen bir araç oldu...

Bekleniyordu ki tüm makam araçları bu yerli ve millî otomobilimiz ile değişecek, paramız ülkede kalacak, ithal araçların pabucu dama atılacak, ülke ekonomisi şahlanacaktı...

Beklenti gerçekleşti mi derseniz orası Audi A8 sahibine (yeni makam aracı olarak Audi'yi tercih eden Sayın Erbaş'a) sorulmalı derim...

Demek ki o resimde herkes farklı duaya el açıp amin demiş...

Perinçek ve Destici, seçim başarısı için dua ederken Ali Erbaş yeni bir Audi için dua etmiş anlaşılan...

Sonuçta koskoca Diyanet İşleri Başkanı dururken Perinçek ve Destici'nin duası mı yerine gelecekti sanıyordunuz?

Destici ve Perinçek, ittifakla da olsa meclis dışında ama Ali Erbaş'ın Audi A8 model yeni bir makam aracı var..!

Hem de fiyatı 15 Milyon lira..!

Tam tamına 10 adet TOGG ederi..!

Hani israf haram dı? Unuttuk mu?

Bisikleti cin arabası diye reddeden bir anlayıştan Audi A6'yı demode gören bir anlayışa...

Bu ne sevda, ne Audi sevdasıymış be! Ben anlamakta zorlanıyorum ya siz?



17 Nisan 2024

Rus Barış Gücü Askerlerinin Bir Kısmı Karabağ'dan Çekiliyor

 

Rus ZMA

Rusya ve Azerbaycan, Rus barış güçlerinin Karabağ ve diğer bölgelerden çekilmeye başladığını duyurdu. Yaklaşık 2 bin Rus barış gücü askeri, 2020 yılında Ermenistan'la varılan ateşkes çerçevesinde bölgede konuşlandırılmıştı. Azerbaycan'da sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, Rus zırhlı personel taşıyıcı araçların Rusya'nın güneyindeki Dağıstan'a doğru gittiği görüldü. Kremlin de Rus güçlerinin çekildiğini teyit etti.

Kremlin Basın Sözcüsü Dmitri Sergeyeviç Peskov,  Moskova'da gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde konuşlanan Rus askeri birliklerinin çekilmeye başladığı yönündeki haberlerin doğru olup olmadığı sorusuna Peskov, "Evet, gerçekten öyle." diye cevap verdi.

27 Eylül 2020'de başlayan ve 44 gün süren 2. Karabağ Savaşı, 10 Kasım 2020'de Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya liderlerinin üçlü bildirisiyle sona ermişti.

Bildiri gereği, Karabağ'da Ermeni nüfusun bulunduğu yerleşim birimlerinin ve Laçın Koridoru diye bilinen Hankendi-Laçın yolunun güvenliğini sağlamak için bölgeye 1960 askerden oluşan ve "Rus Barış Gücü" diye isimlendirilen Rus birlikleri yerleştirilmişti. Beş yıl süreyle yerleştirilen "Rus Barış Gücü"nün görev süresinin 10 Kasım 2025'te bitmesi öngörülüyordu.

İkinci Karabağ Savaşı’nın kaybedilmesinde fatura Nikol Paşinyan’a kesilirken Ermenistan bir yandan iç siyasi kargaşaya sürüklenmiş diğer yandan da kendini sorgulama süreci içerisine girmiştir. Paşinyan, Karabağ yenilgisi sonrasında 20 Haziran 2021 seçimleriyle güven tazelemiş olsa da muhalif siyasi partiler ve aşırı milliyetçi çizgideki toplumsal gruplar yenilgiyi hazmedememiştir. Bölünmüş Ermeni siyaseti Karabağ meselesinin çözümünde ya Batılı ülkelere yaklaşma ya da Rusya’ya dayanma tercihleri arasında kutuplaşmıştır.

İkinci Karabağ Savaşı’nı sonlandıran 9 Kasım 2020 tarihli Moskova Ateşkesi’nin hükümlerinin uygulanması noktasında nakıs kalan Ermeniler, Zengezur Koridoru’nun açılmasına isteksiz yaklaşmıştır. Zengezur ve Laçın koridorlarının karşılıklı açık kalmasına hükmeden ateşkes anlaşmasının uygulanmasındaki aksaklık, Azerbaycan tarafını bir bekleme sürecine sokmuş ancak barış anlaşmasının diplomasi yoluyla başarılması umudu canlı tutulmuştur. Karabağ’da kendini defakto bir devlet olarak gören ve İkinci Karabağ Savaşı’nın sonuçlarını kabullenemeyen Karabağ Ermenileri ise Ermenistan’dan ayrı bir devletmiş gibi 2022’de Azerbaycan ordusu ile gerginliği artırmış ve Rus Barış Gücünün bölgedeki varlığından cesaret alarak Azerbaycan’ın Karabağ’a müdahale edemeyeceği yanılgısını yaşamıştır. Öte yandan sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti adıyla Karabağ Ermenileri temsilcilerinin Samvel Şahramanyan’ı cumhurbaşkanı seçmesi arzulanan barış anlaşmasının ruhuna zarar vermiştir.

Azerbaycan –Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olması hasebiyle– Laçın Koridoru üzerinden yapılan yardımları askeri malzeme taşınması iddiasıyla askıya alırken Ağdam üzerinden yapılacak insani yardımlara ise kontrol şartı ile müsaade edeceğini ilan etmiştir. Ayrıca Azerbaycan, Karabağ Ermenilerine insani yardım malzemesi yardımı yapmaya başlamış ancak Karabağ Ermenileri Azerbaycan vatandaşı olmayı kabul etmeyerek yardım konvoylarını yakmakla tehdit etmiştir.

Karabağ Ermenilerinin silahlanması ve mayın döşeme faaliyetlerinin artması üzerine Azerbaycan 19 Eylül 2023’te “antiterör operasyonu” başlatmış ve tespit edilen hedefler hassas mühimmatla imha edilmiştir. Aynı anda Karabağ istikametinde kolluk güçleriyle “anayasal düzeni tesis etmek” üzere nokta operasyonlar düzenlemiştir. Rus Barış Gücü icra edilen operasyonlarda sivillere zarar verilmediği açıklamasını yapmıştır. Azerbaycan’ın hukukilik ve orantılılık esasına göre icra ettiği iç güvenlik operasyonu sonrasında Ermenistan ve Karabağ Ermenileri Moskova’dan beklediği desteği görmemiş, silah bırakma kararı almış ve Rus Barış Gücü gözetiminde Azerbaycanlı yetkililerle Hankendi’nde görüşmüştür. Görüşmede net bir karara varılamamış olmasına rağmen Karabağ Ermenileri Azerbaycan’ın taleplerini fiiliyatta kabullenmiştir. Ancak bir kısım kendilerini asker kabul eden terörist bu teslimiyete karşı çıkmış ve ormanlık alanlara çekilmiştir. Bazı Karabağ Ermenileri ise Karabağ’dan Ermenistan’a göç etme arayışına girmiştir.

Ermeni siyasetinin Batıcılık ve Rusçuluk arasında sıkışmasıyla iktidar gelgitleri yaşayan Ermenistan, tehdit ve uzlaşma siyaseti arasında sağlıklı bir tercih yapamamıştır.

Ermenistan'ın da Karabağ Ermenilerinin de menfaati Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan, Rusya ve İran ile barış içinde yaşamaktadır.

15 Nisan 2024

Otomobilimiz Hibrid mi Olmalı Yoksa Elektrikli mi?

TOGG - Elektrikli

Otomotiv sistemlerindeki her yeni gelişme kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi ve maliyetleri en aza indirmeyi hedefliyor. Motor teknolojilerindeki son gelişmeler takip edildiğinde de bu durum açıkça görülüyor. Geleneksel dizel ve benzinli motorların sürdürülebilir rakipleri hibrit ve elektrikli araçlar, yakıt verimliliği, performans ve düşük emisyon değerleri konusunda geleceğin teknolojileri olarak öne çıkıyor. Sürücülere birbirinden farklı özellikler ve avantajlar sunan hibrit ve elektrikli otomobiller arasındaki en temel farkı çalışma prensibi temsil ettiği için öncelikle nasıl çalıştıklarını bilmek gerekiyor.

Corolla Cross Hybrid

Sürücülerin hayatına Toyota’nın 1998 yılında Prius modelini tanıtmasıyla giren hibrit otomobiller elektrikli ve benzinli motorun avantajlarını bir arada sunan bir teknolojiye sahip. Temelde yakıt tüketimini düşürmeyi ve şehir içi sürüşleri daha avantajlı hale getirmeyi hedefleyen bu otomobillerde elektrikli ve benzinli olmak üzere iki farklı motor bulunuyor. Hibritler düşük hızlarda elektrikli motorun ürettiği güç ile ilerleyerek fosil yakıt tüketimini en aza indirirken, yüksek hızlarda benzinli motorun performansından faydalanıyor.

Elektrikli motorun ihtiyacı olan enerji ise şarj edilebilen bataryalardan sağlanıyor. Normal hibrit otomobillerde bataryayı şarj etmek için rejeneratif fren sistemi ve benzinli motor kullanılıyor. Rejeneratif fren sistemi frene her basıldığında açığa çıkan enerjiyi toplayarak bataryalarda depoluyor. Elektrikli motorun menzilini yükseltmek için tasarlanan plug-in hibrit otomobillerde ise bataryalar dışarıdan bir priz yardımıyla da şarj edilebiliyor.

Hibrit ve elektrikli otomobillerin sürdürülebilirlik, yakıt tüketimi ve çevre duyarlılığı gibi konularda benzinli ve dizel motorlara göre daha verimli sonuçlar verdiği herkes tarafından biliniyor. Peki hibrit ve elektrikli araçlar arasındaki farklar hakkında ne biliyorsunuz?

Maliyet: Hibrit otomobiller standart benzinli ve dizel motorlu otomobillere göre daha pahalı olsa da elektrikli araçlardan daha ucuza satın alınabiliyor.

Yakıt Tüketimi: Hibrit otomobiller yakıtın en çok tüketildiği kalkış anında ve dur-kalk trafiklerinde sürücülere önemli bir yakıt tasarrufu sunuyor. Ancak yüksek hızlarda benzinli motoru kullandığı için elektrikli araçlardan daha fazla yakıt tüketimine sahip.

Menzil: Hibrit otomobillerin elektrikli motor menzili normal elektrikli araçlar kadar uzun olmasa da sahip olduğu benzinli motor sayesinde menzilinin teorik olarak sınırsız olduğunu söylemek mümkün. Öte yandan plug-in teknolojisine sahip hibritler eskisinden daha uzun bir elektrikli motor menzili sunuyor. Elektrikli otomobillerde ise her modelde değişmekle birlikte sınırlı bir sürüş menzili bulunuyor.

Emisyon: Elektrikli otomobiller fosil yakıt tüketimi yapmadığı için zehirli gaz salınımı yapmıyor. Hibrit otomobillerde ise benzinli motordan dolayı düşük de olsa gaz salınımı mevcut.  

Her şeyin başı sağlık. Elektrikli otomobiller soğuk kış günlerinde sürücüyü ve yolcuyu yeterince ısıtabilecek mi? Isıttığı takdirde bataryalarında hareket için toplanan enerji kullanılmış olacağından menzili kısalmayacak mı? Bu sorunun cevabını soğuk kış günlerinde TOGG kullanamadığımız için veremiyoruz.

Tesla Elektrikli

Her şeyin başı sağlık dedik ve devam ediyoruz: Elektrik akımıyla çalışan her araç veya enerji taşıyan kablolar; çevresinde elektrik, manyetik veya elektromanyetik alan oluşturur. Bu aletlerin çalışması sırasında yakınında bulunan canlıların elektromanyetik alan etkisinde kaldığı bilinmektedir. Elektromanyetik dalga yayan cihazların etkin olarak kullanımının artması insan sağlığını negatif olarak etkilemektedir. Özellikle baz istasyonlarının, TV ve radyo antenlerinin, cep telefonlarının, mikro dalga fırınların, yüksek gerilim hatlarının, uydu antenlerinin, radarların vb. yaydığı elektromanyetik dalgalar; dolaşım ve sindirim sistemi bozukluğu, kan basıncı, DNA sentezi bozukluğu, baş ağrısı, depresyon gibi rahatsızlıklarla sebep olduğu iddia edilmektedir. Elektrikli araçlarda sürücü ve yolcu sürekli olarak manyetik/elektromanyetik alanda kalacaklardır. Bunun sağlığımız üzerindeki etkileri yeterince araştırılmış değildir.


Dünya Uygur Kurultayı Sözcüsü Erkin'e Ödül


Dünya Uygur Kurultayı Sözcüsü Zümretay Erkin'e, Çin'in Uygur Türklerine karşı yürüttüğü soykırım politikaları ve inanç özgürlüğü kısıtlamalarını dünya kamuoyuna duyurmaya yönelik faaliyetleri nedeniyle, Roosevelt’in onuruna tesis edilen Dört Özgürlük Ödülü kapsamında "İnanç Özgürlüğü" ödülü verildi.

Dört Özgürlük Ödülü her yıl, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) eski Başkanı  Franklin D. Roosevelt tarafından 1941 yılında ilan edilen ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, ihtiyaç özgürlüğü ve korkudan kaçınma özgürlüğü gibi dört özgürlüğü desteklemeye kendini adamış kişi ve kuruluşlara veriliyor.

Ödüller, her yıl dönüşümlü olarak New York’ta Roosevelt Enstitüsü tarafından Amerikalılara ve Hollanda’nın Middelburg şehrinde bulunan Roosevelt Stichting tarafından Amerikalı olmayanlara verilmektedir.

Şehid Irak Türkmeni Bayatlı'nın Oğlundan Türk Dünyasına Çağrı

 


Irak’da Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Kerkük'ün Kifri ilçesinde 31 Mart 2024 tarihinde Türkmen lider Hüseyin Alloş Bayatlı'ya PKK terör örgütü tarafından suikast saldırısı gerçekleştirildi. Türkmen lider Hüseyin Alloş Bayatlı insansız hava aracı saldırısı sonucunda şehit edilmişti.

Irak'ta Bayat boyları lideri olan ve mücadeleci kimliği ile tanınan Türkmen lider Beyatlı'nın oğlu Ali Hüseyin Bayatlı, babasının kabri başında Türk dünyasına çağrıda bulundu. 

Bayatlı, Türk dünyasına çağrısında çağrısında, "Terör belasının, insanlığa karşı ağır bir suç olan terörizmin kökten bu bölgeden yok edilmesi, sökülmesi ve ortadan kaldırılması için hep birlikte ayağa kalkmaya davet ediyorum. Bütün Türk dünyasının Kifri'nin, Türkmeneli'niin yanında davasına sadık birer nefer olarak mücadelemizde yanımızda görmek istiyoruz" dedi.

14 Nisan 2024

ABD Eski Başkanı Trump İran'ın Misilleme Anlayışını İfşa Etti

 


Dün İran ile İsrail, ABD, İngiltere ve diğer İsrail'e destek koalisyonu güçleri arasındaki komediyi seyrettik. Önce İsrail İran'ın Suriye'deki konsolosluk konutunu vurdu; ikisi general yedi kişi öldü. İsrail istihbaratı o saatte o binada kimlerin olduğunu biliyordu ve vurdu. İran da misilleme olarak silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve balistik füzeler gönderdi. SİHA'lardan biri Irak'ta elektrik tellerine takıldı. Bir kısmını ABD, İngiltere ve Ürdün uçakları havada imha etti. Kalanları da İsrail'e girmeden hava savunma sistemi tarafından yok edildi. Füzelerden halen haber yok.

Uçtu Uçtu SİHA'lar-Füzeler Uçtu, Dağ Fare Doğurdu

 

Demir Kubbe (Iron Dome)

İsrail güçleri, İran'ın Suriye'nin başkenti Şam'da bulunan konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemiş, saldırı sonucunda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde olmak üzere toplam 7 askeri danışman öldürülmüştü.

İşte bu saldırıya misilleme yaptığını iddia eden İran dün akşam (13 Nisan 2024) bizim kaynaklarımıza göre 100'den fazla; bazı kaynaklara göre 200'ü aşkın silahlı insansız hava aracı (SİHA) da denen kamikaze dronları sevketti. Dronlarla birlikte balistik füze de attı.

İran yanlısı Hizbullah da gece yarısından hemen sonra yaptığı açıklamada Golan Tepeleri'ndeki bir İsrail kışlasına onlarca roket attığını duyurdu.

Sonuçta ne oldu?

Silahlı insansız hava araçlarının çoğu daha İsrail'e ulaşamadan havada yok edildi. Füzelerin nerede kaybolduğu bilinmiyor. İsrail'in bir askeri tesisinde hafif hasar var.Bir kişi de yaralanmış. bir başka kaynağa göre İsrail'in güneyindeki Soroka Tıp Merkezi'ne toplam 12 yaralının getirildiği belirtildi. Bunların şarapnel parçaları ile yaralandığı bildiriliyor. Hepsi bu. Kısacası "Gerçek Söz" harekâtı "üfürükten tayyare" çıktı.

SİHA tele takılmış.


İran ordusundan Tümgeneral Muhammed Bakıri devlet televizyonuna verdiği demeçte "İsrail İran'a misilleme yaparsa cevabımız bu geceki askeri eylemden çok daha büyük olacaktır" dedi. Yani bu sefer daha fazla kişiyi yaralarız demek istemiş olabilir.

İran'ın İsrail'e saldırı başlatmasının ardından dünyadan tepkiler arkaya arkaya geldi. Beyaz Saray, "ABD'nin İsrail'e desteği sarsılmaz" açıklamasını yaptı. İngiltere, Fransa, Hollanda İsrail'e karşı yapılan saldırıyı kınadı.

Bundan sonra kimse "Biz İHA-SİHA-TİHA yapıyoruz. Savaş uçağına, tanka, piyadeye ihtiyacımız yok" diye ahmakça laflar etmesin. 

Zafer süngünün ucundadır.

Süngü ve gaz maskesi


Ortadoğu'da Savaş Bombasının Pimi Çekildi: İran İsrail'e Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) Sevk Etti

 

Siha

İsrail ordusu, İran'ın, insansız hava aracı (İHA) saldırısı başlattığını, İsrail hava ve deniz kuvvetlerinin dronları takip ettiğini açıkladı. Açıklamada saldırıda 100'den fazla dronun kullanıldığı belirtildi.

İran devlet televizyonunun haberinde harekâtı, "Devrim Muhafızları Ordusu, işgal altındaki bölgelerdeki hedeflere yönelik insansız hava aracı operasyonu birkaç dakika önce başladı." diye duyurdu. Harekâta "Gerçek Söz" harekâtı adı verildi.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, dronların İsrail topraklarına ulaşmasının saatler sürebileceği belirtildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkenin savunma sistemlerinin aktif hale getirildiğini ve ordularının hazır olduğunu söyledi.

Netanyahu, "Bir prensibi net şekilde ortaya koydum: Kim bize zarar verirse, biz de ona zarar veririz. Her tür tehdide karşı kendimizi koruyacağız. Bunu soğukkanlı ve kararlı bir şekilde yapacağız" dedi.

İsrail'de yayın yapan Haaretz gazetesi, İran'ın insansız hava araçlarıyla birlikte balistik füze de fırlattığı iddiasına yer verdi. Balistik füzeler, insansız hava araçlarına göre çok daha hızlı yol katediyor.


Amerika Birleşik Devletleri, İran'ın devam eden hava saldırısına karşı İsrail'in savunmasına destek vereceğini açıkladı. Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Adrienne Watson Cumartesi günü yaptığı açıklamada, "İran, İsrail'e havadan saldırı başlattı" dedi ve ekledi: "ABD, İsrail halkının yanında duracak ve İran'dan gelen bu tehditlere karşı onların savunmasını destekleyecektir."

NASIL BAŞLADI

İsrail, İran'ın Şam'daki büyükelçilik yerleşkesinde yer alan konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlenmişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları’ndan ikisi general yedi kişi ölmüştü. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney,  İsrail'in düzenlediğini söylediği saldırının ülkesinin topraklarına yönelik bir saldırı anlamına geldiğini belirterek, "Kötü rejim bir hata yaptı. Cezalandırılmalı ve cezalandırılacak" demişti.

13 Nisan 2024

IMF'e Borç Veriyoruz Derken Borç Almak İçin Dünya Bankası'nın Kapısını Çalmışız

 


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidara geldiklerinde Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu'na (IMF) 23,5 milyar dolar borcu olduğunu ancak bu borcun kapatılmasının ardından IMF'nin Türkiye'den borç ister hale geldiğini söylemişti. Tabii iktidara geldiklerinde iç borcun, dış borcun, yap-işlet taahhütlerinin, kur korumalı mevduat miktarının ne kadar olduğu ve bugün ne kadar yükseldiği açıklamada yer almıyordu.

İhracat artışıyla övünürken ithalattaki artışın söylenmediği, daha da kötüsü ihracatın ithalatı karşılama oranının hiç dile getirilmediği gerçeği ile her gün yüz yüzeyiz.

Erdoğan,  "Biz, bunu (IMF'ye borcu) 2013 Mayıs'ında sıfırladık. Türkiye'nin şu anda IMF'ye borcu yok ama birileri de avucunu ovuşturuyor, ana muhalefet partisi. 'IMF'ye gidecekmişiz, bir şeyler isteyecekmişiz.' Boşuna avucunuzu ovuşturmayın, biz o kapıları kapadık. IMF, bizden 5 milyar dolar borç istedi. O zaman ekonomiye bakan zat, geldi bana 'Sayın Başbakanım verelim mi bu borcu?' dedi. 'Verin, bugün borç alan, yarın talimat alır.' dedim. Şimdi parti kurmuş, bize ekonomi dersi veriyor. Önce bunları herkesin görmesi lazım" demişti.


Ancak dönemin üst düzey ekonomi bürokratları, 2012 yılında ek kaynak arayışında olan IMF'ye Türkiye'nin 5 milyar dolarlık destek taahhüdünde bulunduğunu ancak bunun Fon tarafından hiç kullanılmadığını bildirmişler. IMF'nin web sitesinin "Türkiye: Fon'a verdiği krediler" sayfasında, 5 milyar dolarlık taahhüdün en son 30 Eylül 2019 tarihinde yenilendiği ancak bu miktarın Fon tarafından kredi olarak kullanılmadığı görülüyor.

Emekli maaşlarının vahim durumu karşısında ne demişti: "En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı, yeterli değil ancak ülkenin tüm yatırımlarını durdursak, eğitim veya sağlık harcamalarının tamamını buraya aktarsak, kamu görevlilerine maaş vermesek bile karşılayamıyoruz..." Bu cümleler ekonomimizin ne kadar iyi (!) durumda olduğunun; nasıl uçtuğumuzun bir itirafıydı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası ile 2024-2028 yılları arasını kapsayan 18 milyar dolarlık ek finansman anlaşması imzaladığını duyurdu. Bu anlaşma ile birlikte Dünya Bankası'nın Türkiye'ye sağlayacağı toplam kredi miktarı 35 milyar dolara yükselmiş oldu. Bakan Şimşek, Dünya Bankası'nın, Orta Vadeli Program'ın açıklanmasının ardından Türkiye'ye aktardığı kaynak tutarını, devam eden 17 milyar dolarlık programa 18 milyar dolar daha ilave ederek 35 milyar dolara yükseltme kararı aldığını belirtti.


Ünlü iktisatçı Mahfi Eğilmez, Bakan Şimşek’in açıklamasının ardından gelen sorulara sosyal medya hesabı üzerinden cevap verdi. Biz de bu cevaplar sayesinde IMF'den borç alma ile Dünya Bankası'ndan borç alma arasındaki ince farkları öğrenmiş olduk:

"Dünya Bankasından  alınacağı açıklanan ek 18 milyar dolarlık ek destek için pek çok soru geliyor. Soruların çoğu insanların son dönemde projelere karşı duyduğu kuşkuları yansıtırken bazıları da IMF destekleriyle olan farkları üzerine yoğunlaşıyor. Kısaca açıklamaya çalışayım. 

Dünya Bankası, yatırım projelerine kredi verir. IMF ise genel borç verir. Yani Dünya Bankası mesela bir liman yapılacaksa bunu finanse eder. Bunu yaparken de kendi ihale yöntemlerinin uygulanmasını ve belirli bir yerli malı oranı dışında dünyadan alış veriş yapılmasını şart koşar. IMF ise ödemeler dengesi finansmanı için borç verdiğinden koyduğu koşulların (mesela bütçe açığının belirli bir orana düşürülmesi gibi) yerine getirilip getirilmediğine bakar. 

Dünya Bankası kredilerinin kullanma yeri ilgili projedir, IMF borcunu istediğiniz yerde kullanabilirsiniz. Dolayısıyla Dünya Bankası'ndan para geliyor bunu istediğimiz yere harcayabiliriz gibi bir çıkarım doğru değildir. 

Dünya Bankası, yapılan harcamaların projeyle ilgili olup olmadığını ve kendi şartnamelerine uygun olup olmadığını denetler ve kredi dilimini ondan sonra serbest bırakır. IMF ise sadece koyduğu koşulların (performans kriterleri) yerine getirilip getirilmediğine bakar ondan sonra borcun ilgili dilimini serbest bırakır. 

Her iki kurumun da sağladığı desteğin maliyeti (faizi) piyasaya göre düşüktür. IMF borçlarında miktar arttıkça maliyet de artar. Buna karşılık, bir ülke zaten o artan miktarlarda borcu piyasadan ya alamaz ya da astronomik faizler ödemek zorunda kalır.

Dünya Bankası, kredilerinin geri ödenme süresi uzun (ortalama 10 - 15 yıl) IMF'ninki orta vadelidir (borcun son kullanılış tarihinden itibaren ortalama 3 - 5 yıl.)"