29 Nisan 2024

Necati Öçalan - Audi A8 Sevdası

Ekranda bir resim...

Resimde Numan Kurtulmuş'tan Mustafa Şentop'a kadar geniş bir yelpaze...

Bu yelpaze içinde kimler yok ki..? 

En ilginci de Sayın Doğu Perinçek...

Resmin tam ortasında tahmin edeceğiniz gibi Sayın Erdoğan var. Sayın Erdoğan'ın sağında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, solunda ise Emine Erdoğan hanımefendi bulunuyor... Sağa doğru Sayın Bahçeli onun yanında Sayın Destici hemen yanında da Sayın Perinçek yer almış...Devamında içinde Numan Kurtulmuş'un da yer aldığı kişiler bulunurken; sol tarafta da aralarında Sayın Şentop'un da yer aldığı protokolün diğer elemanları...

Tam otuz kişi.

Ali Erbaş, her zamanki gibi elinde bir mikrofon, dilinde Arapça kelimelerle bir dua...

Her ne kadar kendisinin Arapça bilip bilmedigi tartışılsa da okuduğu duaya herkes "amin" diyor...

Doğu Perinçek de "amin" diyor..!

Mustafa Destici de..!

Bu resim 2023 seçimlerinden önceye ait.

Yerli ve millî otomobilimiz TOGG ile ilgili bir resim...

Muhteremlerin hiç birinde makam aracı olarak tercih edilmedi TOGG...

Zavallı yerli ve millî otomobilimiz TOGG ile hiç bir devlet adamı mutlu olamadı.

Sadece seçim öncesi kampanya aracı olarak il il, ilçe ilçe, hatta köy köy dolaşıp meraklılar için hatıra fotoğrafı çekilen bir araç oldu...

Bekleniyordu ki tüm makam araçları bu yerli ve millî otomobilimiz ile değişecek, paramız ülkede kalacak, ithal araçların pabucu dama atılacak, ülke ekonomisi şahlanacaktı...

Beklenti gerçekleşti mi derseniz orası Audi A8 sahibine (yeni makam aracı olarak Audi'yi tercih eden Sayın Erbaş'a) sorulmalı derim...

Demek ki o resimde herkes farklı duaya el açıp amin demiş...

Perinçek ve Destici, seçim başarısı için dua ederken Ali Erbaş yeni bir Audi için dua etmiş anlaşılan...

Sonuçta koskoca Diyanet İşleri Başkanı dururken Perinçek ve Destici'nin duası mı yerine gelecekti sanıyordunuz?

Destici ve Perinçek, ittifakla da olsa meclis dışında ama Ali Erbaş'ın Audi A8 model yeni bir makam aracı var..!

Hem de fiyatı 15 Milyon lira..!

Tam tamına 10 adet TOGG ederi..!

Hani israf haram dı? Unuttuk mu?

Bisikleti cin arabası diye reddeden bir anlayıştan Audi A6'yı demode gören bir anlayışa...

Bu ne sevda, ne Audi sevdasıymış be! Ben anlamakta zorlanıyorum ya siz?



17 Nisan 2024

Rus Barış Gücü Askerlerinin Bir Kısmı Karabağ'dan Çekiliyor

 

Rus ZMA

Rusya ve Azerbaycan, Rus barış güçlerinin Karabağ ve diğer bölgelerden çekilmeye başladığını duyurdu. Yaklaşık 2 bin Rus barış gücü askeri, 2020 yılında Ermenistan'la varılan ateşkes çerçevesinde bölgede konuşlandırılmıştı. Azerbaycan'da sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, Rus zırhlı personel taşıyıcı araçların Rusya'nın güneyindeki Dağıstan'a doğru gittiği görüldü. Kremlin de Rus güçlerinin çekildiğini teyit etti.

Kremlin Basın Sözcüsü Dmitri Sergeyeviç Peskov,  Moskova'da gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde konuşlanan Rus askeri birliklerinin çekilmeye başladığı yönündeki haberlerin doğru olup olmadığı sorusuna Peskov, "Evet, gerçekten öyle." diye cevap verdi.

27 Eylül 2020'de başlayan ve 44 gün süren 2. Karabağ Savaşı, 10 Kasım 2020'de Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya liderlerinin üçlü bildirisiyle sona ermişti.

Bildiri gereği, Karabağ'da Ermeni nüfusun bulunduğu yerleşim birimlerinin ve Laçın Koridoru diye bilinen Hankendi-Laçın yolunun güvenliğini sağlamak için bölgeye 1960 askerden oluşan ve "Rus Barış Gücü" diye isimlendirilen Rus birlikleri yerleştirilmişti. Beş yıl süreyle yerleştirilen "Rus Barış Gücü"nün görev süresinin 10 Kasım 2025'te bitmesi öngörülüyordu.

İkinci Karabağ Savaşı’nın kaybedilmesinde fatura Nikol Paşinyan’a kesilirken Ermenistan bir yandan iç siyasi kargaşaya sürüklenmiş diğer yandan da kendini sorgulama süreci içerisine girmiştir. Paşinyan, Karabağ yenilgisi sonrasında 20 Haziran 2021 seçimleriyle güven tazelemiş olsa da muhalif siyasi partiler ve aşırı milliyetçi çizgideki toplumsal gruplar yenilgiyi hazmedememiştir. Bölünmüş Ermeni siyaseti Karabağ meselesinin çözümünde ya Batılı ülkelere yaklaşma ya da Rusya’ya dayanma tercihleri arasında kutuplaşmıştır.

İkinci Karabağ Savaşı’nı sonlandıran 9 Kasım 2020 tarihli Moskova Ateşkesi’nin hükümlerinin uygulanması noktasında nakıs kalan Ermeniler, Zengezur Koridoru’nun açılmasına isteksiz yaklaşmıştır. Zengezur ve Laçın koridorlarının karşılıklı açık kalmasına hükmeden ateşkes anlaşmasının uygulanmasındaki aksaklık, Azerbaycan tarafını bir bekleme sürecine sokmuş ancak barış anlaşmasının diplomasi yoluyla başarılması umudu canlı tutulmuştur. Karabağ’da kendini defakto bir devlet olarak gören ve İkinci Karabağ Savaşı’nın sonuçlarını kabullenemeyen Karabağ Ermenileri ise Ermenistan’dan ayrı bir devletmiş gibi 2022’de Azerbaycan ordusu ile gerginliği artırmış ve Rus Barış Gücünün bölgedeki varlığından cesaret alarak Azerbaycan’ın Karabağ’a müdahale edemeyeceği yanılgısını yaşamıştır. Öte yandan sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti adıyla Karabağ Ermenileri temsilcilerinin Samvel Şahramanyan’ı cumhurbaşkanı seçmesi arzulanan barış anlaşmasının ruhuna zarar vermiştir.

Azerbaycan –Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olması hasebiyle– Laçın Koridoru üzerinden yapılan yardımları askeri malzeme taşınması iddiasıyla askıya alırken Ağdam üzerinden yapılacak insani yardımlara ise kontrol şartı ile müsaade edeceğini ilan etmiştir. Ayrıca Azerbaycan, Karabağ Ermenilerine insani yardım malzemesi yardımı yapmaya başlamış ancak Karabağ Ermenileri Azerbaycan vatandaşı olmayı kabul etmeyerek yardım konvoylarını yakmakla tehdit etmiştir.

Karabağ Ermenilerinin silahlanması ve mayın döşeme faaliyetlerinin artması üzerine Azerbaycan 19 Eylül 2023’te “antiterör operasyonu” başlatmış ve tespit edilen hedefler hassas mühimmatla imha edilmiştir. Aynı anda Karabağ istikametinde kolluk güçleriyle “anayasal düzeni tesis etmek” üzere nokta operasyonlar düzenlemiştir. Rus Barış Gücü icra edilen operasyonlarda sivillere zarar verilmediği açıklamasını yapmıştır. Azerbaycan’ın hukukilik ve orantılılık esasına göre icra ettiği iç güvenlik operasyonu sonrasında Ermenistan ve Karabağ Ermenileri Moskova’dan beklediği desteği görmemiş, silah bırakma kararı almış ve Rus Barış Gücü gözetiminde Azerbaycanlı yetkililerle Hankendi’nde görüşmüştür. Görüşmede net bir karara varılamamış olmasına rağmen Karabağ Ermenileri Azerbaycan’ın taleplerini fiiliyatta kabullenmiştir. Ancak bir kısım kendilerini asker kabul eden terörist bu teslimiyete karşı çıkmış ve ormanlık alanlara çekilmiştir. Bazı Karabağ Ermenileri ise Karabağ’dan Ermenistan’a göç etme arayışına girmiştir.

Ermeni siyasetinin Batıcılık ve Rusçuluk arasında sıkışmasıyla iktidar gelgitleri yaşayan Ermenistan, tehdit ve uzlaşma siyaseti arasında sağlıklı bir tercih yapamamıştır.

Ermenistan'ın da Karabağ Ermenilerinin de menfaati Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan, Rusya ve İran ile barış içinde yaşamaktadır.

15 Nisan 2024

Otomobilimiz Hibrid mi Olmalı Yoksa Elektrikli mi?

TOGG - Elektrikli

Otomotiv sistemlerindeki her yeni gelişme kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi ve maliyetleri en aza indirmeyi hedefliyor. Motor teknolojilerindeki son gelişmeler takip edildiğinde de bu durum açıkça görülüyor. Geleneksel dizel ve benzinli motorların sürdürülebilir rakipleri hibrit ve elektrikli araçlar, yakıt verimliliği, performans ve düşük emisyon değerleri konusunda geleceğin teknolojileri olarak öne çıkıyor. Sürücülere birbirinden farklı özellikler ve avantajlar sunan hibrit ve elektrikli otomobiller arasındaki en temel farkı çalışma prensibi temsil ettiği için öncelikle nasıl çalıştıklarını bilmek gerekiyor.

Corolla Cross Hybrid

Sürücülerin hayatına Toyota’nın 1998 yılında Prius modelini tanıtmasıyla giren hibrit otomobiller elektrikli ve benzinli motorun avantajlarını bir arada sunan bir teknolojiye sahip. Temelde yakıt tüketimini düşürmeyi ve şehir içi sürüşleri daha avantajlı hale getirmeyi hedefleyen bu otomobillerde elektrikli ve benzinli olmak üzere iki farklı motor bulunuyor. Hibritler düşük hızlarda elektrikli motorun ürettiği güç ile ilerleyerek fosil yakıt tüketimini en aza indirirken, yüksek hızlarda benzinli motorun performansından faydalanıyor.

Elektrikli motorun ihtiyacı olan enerji ise şarj edilebilen bataryalardan sağlanıyor. Normal hibrit otomobillerde bataryayı şarj etmek için rejeneratif fren sistemi ve benzinli motor kullanılıyor. Rejeneratif fren sistemi frene her basıldığında açığa çıkan enerjiyi toplayarak bataryalarda depoluyor. Elektrikli motorun menzilini yükseltmek için tasarlanan plug-in hibrit otomobillerde ise bataryalar dışarıdan bir priz yardımıyla da şarj edilebiliyor.

Hibrit ve elektrikli otomobillerin sürdürülebilirlik, yakıt tüketimi ve çevre duyarlılığı gibi konularda benzinli ve dizel motorlara göre daha verimli sonuçlar verdiği herkes tarafından biliniyor. Peki hibrit ve elektrikli araçlar arasındaki farklar hakkında ne biliyorsunuz?

Maliyet: Hibrit otomobiller standart benzinli ve dizel motorlu otomobillere göre daha pahalı olsa da elektrikli araçlardan daha ucuza satın alınabiliyor.

Yakıt Tüketimi: Hibrit otomobiller yakıtın en çok tüketildiği kalkış anında ve dur-kalk trafiklerinde sürücülere önemli bir yakıt tasarrufu sunuyor. Ancak yüksek hızlarda benzinli motoru kullandığı için elektrikli araçlardan daha fazla yakıt tüketimine sahip.

Menzil: Hibrit otomobillerin elektrikli motor menzili normal elektrikli araçlar kadar uzun olmasa da sahip olduğu benzinli motor sayesinde menzilinin teorik olarak sınırsız olduğunu söylemek mümkün. Öte yandan plug-in teknolojisine sahip hibritler eskisinden daha uzun bir elektrikli motor menzili sunuyor. Elektrikli otomobillerde ise her modelde değişmekle birlikte sınırlı bir sürüş menzili bulunuyor.

Emisyon: Elektrikli otomobiller fosil yakıt tüketimi yapmadığı için zehirli gaz salınımı yapmıyor. Hibrit otomobillerde ise benzinli motordan dolayı düşük de olsa gaz salınımı mevcut.  

Her şeyin başı sağlık. Elektrikli otomobiller soğuk kış günlerinde sürücüyü ve yolcuyu yeterince ısıtabilecek mi? Isıttığı takdirde bataryalarında hareket için toplanan enerji kullanılmış olacağından menzili kısalmayacak mı? Bu sorunun cevabını soğuk kış günlerinde TOGG kullanamadığımız için veremiyoruz.

Tesla Elektrikli

Her şeyin başı sağlık dedik ve devam ediyoruz: Elektrik akımıyla çalışan her araç veya enerji taşıyan kablolar; çevresinde elektrik, manyetik veya elektromanyetik alan oluşturur. Bu aletlerin çalışması sırasında yakınında bulunan canlıların elektromanyetik alan etkisinde kaldığı bilinmektedir. Elektromanyetik dalga yayan cihazların etkin olarak kullanımının artması insan sağlığını negatif olarak etkilemektedir. Özellikle baz istasyonlarının, TV ve radyo antenlerinin, cep telefonlarının, mikro dalga fırınların, yüksek gerilim hatlarının, uydu antenlerinin, radarların vb. yaydığı elektromanyetik dalgalar; dolaşım ve sindirim sistemi bozukluğu, kan basıncı, DNA sentezi bozukluğu, baş ağrısı, depresyon gibi rahatsızlıklarla sebep olduğu iddia edilmektedir. Elektrikli araçlarda sürücü ve yolcu sürekli olarak manyetik/elektromanyetik alanda kalacaklardır. Bunun sağlığımız üzerindeki etkileri yeterince araştırılmış değildir.


Dünya Uygur Kurultayı Sözcüsü Erkin'e Ödül


Dünya Uygur Kurultayı Sözcüsü Zümretay Erkin'e, Çin'in Uygur Türklerine karşı yürüttüğü soykırım politikaları ve inanç özgürlüğü kısıtlamalarını dünya kamuoyuna duyurmaya yönelik faaliyetleri nedeniyle, Roosevelt’in onuruna tesis edilen Dört Özgürlük Ödülü kapsamında "İnanç Özgürlüğü" ödülü verildi.

Dört Özgürlük Ödülü her yıl, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) eski Başkanı  Franklin D. Roosevelt tarafından 1941 yılında ilan edilen ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, ihtiyaç özgürlüğü ve korkudan kaçınma özgürlüğü gibi dört özgürlüğü desteklemeye kendini adamış kişi ve kuruluşlara veriliyor.

Ödüller, her yıl dönüşümlü olarak New York’ta Roosevelt Enstitüsü tarafından Amerikalılara ve Hollanda’nın Middelburg şehrinde bulunan Roosevelt Stichting tarafından Amerikalı olmayanlara verilmektedir.

Şehid Irak Türkmeni Bayatlı'nın Oğlundan Türk Dünyasına Çağrı

 


Irak’da Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Kerkük'ün Kifri ilçesinde 31 Mart 2024 tarihinde Türkmen lider Hüseyin Alloş Bayatlı'ya PKK terör örgütü tarafından suikast saldırısı gerçekleştirildi. Türkmen lider Hüseyin Alloş Bayatlı insansız hava aracı saldırısı sonucunda şehit edilmişti.

Irak'ta Bayat boyları lideri olan ve mücadeleci kimliği ile tanınan Türkmen lider Beyatlı'nın oğlu Ali Hüseyin Bayatlı, babasının kabri başında Türk dünyasına çağrıda bulundu. 

Bayatlı, Türk dünyasına çağrısında çağrısında, "Terör belasının, insanlığa karşı ağır bir suç olan terörizmin kökten bu bölgeden yok edilmesi, sökülmesi ve ortadan kaldırılması için hep birlikte ayağa kalkmaya davet ediyorum. Bütün Türk dünyasının Kifri'nin, Türkmeneli'niin yanında davasına sadık birer nefer olarak mücadelemizde yanımızda görmek istiyoruz" dedi.

14 Nisan 2024

ABD Eski Başkanı Trump İran'ın Misilleme Anlayışını İfşa Etti

 


Dün İran ile İsrail, ABD, İngiltere ve diğer İsrail'e destek koalisyonu güçleri arasındaki komediyi seyrettik. Önce İsrail İran'ın Suriye'deki konsolosluk konutunu vurdu; ikisi general yedi kişi öldü. İsrail istihbaratı o saatte o binada kimlerin olduğunu biliyordu ve vurdu. İran da misilleme olarak silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve balistik füzeler gönderdi. SİHA'lardan biri Irak'ta elektrik tellerine takıldı. Bir kısmını ABD, İngiltere ve Ürdün uçakları havada imha etti. Kalanları da İsrail'e girmeden hava savunma sistemi tarafından yok edildi. Füzelerden halen haber yok.

Uçtu Uçtu SİHA'lar-Füzeler Uçtu, Dağ Fare Doğurdu

 

Demir Kubbe (Iron Dome)

İsrail güçleri, İran'ın Suriye'nin başkenti Şam'da bulunan konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemiş, saldırı sonucunda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde olmak üzere toplam 7 askeri danışman öldürülmüştü.

İşte bu saldırıya misilleme yaptığını iddia eden İran dün akşam (13 Nisan 2024) bizim kaynaklarımıza göre 100'den fazla; bazı kaynaklara göre 200'ü aşkın silahlı insansız hava aracı (SİHA) da denen kamikaze dronları sevketti. Dronlarla birlikte balistik füze de attı.

İran yanlısı Hizbullah da gece yarısından hemen sonra yaptığı açıklamada Golan Tepeleri'ndeki bir İsrail kışlasına onlarca roket attığını duyurdu.

Sonuçta ne oldu?

Silahlı insansız hava araçlarının çoğu daha İsrail'e ulaşamadan havada yok edildi. Füzelerin nerede kaybolduğu bilinmiyor. İsrail'in bir askeri tesisinde hafif hasar var.Bir kişi de yaralanmış. bir başka kaynağa göre İsrail'in güneyindeki Soroka Tıp Merkezi'ne toplam 12 yaralının getirildiği belirtildi. Bunların şarapnel parçaları ile yaralandığı bildiriliyor. Hepsi bu. Kısacası "Gerçek Söz" harekâtı "üfürükten tayyare" çıktı.

SİHA tele takılmış.


İran ordusundan Tümgeneral Muhammed Bakıri devlet televizyonuna verdiği demeçte "İsrail İran'a misilleme yaparsa cevabımız bu geceki askeri eylemden çok daha büyük olacaktır" dedi. Yani bu sefer daha fazla kişiyi yaralarız demek istemiş olabilir.

İran'ın İsrail'e saldırı başlatmasının ardından dünyadan tepkiler arkaya arkaya geldi. Beyaz Saray, "ABD'nin İsrail'e desteği sarsılmaz" açıklamasını yaptı. İngiltere, Fransa, Hollanda İsrail'e karşı yapılan saldırıyı kınadı.

Bundan sonra kimse "Biz İHA-SİHA-TİHA yapıyoruz. Savaş uçağına, tanka, piyadeye ihtiyacımız yok" diye ahmakça laflar etmesin. 

Zafer süngünün ucundadır.

Süngü ve gaz maskesi


Ortadoğu'da Savaş Bombasının Pimi Çekildi: İran İsrail'e Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) Sevk Etti

 

Siha

İsrail ordusu, İran'ın, insansız hava aracı (İHA) saldırısı başlattığını, İsrail hava ve deniz kuvvetlerinin dronları takip ettiğini açıkladı. Açıklamada saldırıda 100'den fazla dronun kullanıldığı belirtildi.

İran devlet televizyonunun haberinde harekâtı, "Devrim Muhafızları Ordusu, işgal altındaki bölgelerdeki hedeflere yönelik insansız hava aracı operasyonu birkaç dakika önce başladı." diye duyurdu. Harekâta "Gerçek Söz" harekâtı adı verildi.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, dronların İsrail topraklarına ulaşmasının saatler sürebileceği belirtildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkenin savunma sistemlerinin aktif hale getirildiğini ve ordularının hazır olduğunu söyledi.

Netanyahu, "Bir prensibi net şekilde ortaya koydum: Kim bize zarar verirse, biz de ona zarar veririz. Her tür tehdide karşı kendimizi koruyacağız. Bunu soğukkanlı ve kararlı bir şekilde yapacağız" dedi.

İsrail'de yayın yapan Haaretz gazetesi, İran'ın insansız hava araçlarıyla birlikte balistik füze de fırlattığı iddiasına yer verdi. Balistik füzeler, insansız hava araçlarına göre çok daha hızlı yol katediyor.


Amerika Birleşik Devletleri, İran'ın devam eden hava saldırısına karşı İsrail'in savunmasına destek vereceğini açıkladı. Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Adrienne Watson Cumartesi günü yaptığı açıklamada, "İran, İsrail'e havadan saldırı başlattı" dedi ve ekledi: "ABD, İsrail halkının yanında duracak ve İran'dan gelen bu tehditlere karşı onların savunmasını destekleyecektir."

NASIL BAŞLADI

İsrail, İran'ın Şam'daki büyükelçilik yerleşkesinde yer alan konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlenmişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları’ndan ikisi general yedi kişi ölmüştü. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney,  İsrail'in düzenlediğini söylediği saldırının ülkesinin topraklarına yönelik bir saldırı anlamına geldiğini belirterek, "Kötü rejim bir hata yaptı. Cezalandırılmalı ve cezalandırılacak" demişti.

13 Nisan 2024

IMF'e Borç Veriyoruz Derken Borç Almak İçin Dünya Bankası'nın Kapısını Çalmışız

 


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidara geldiklerinde Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu'na (IMF) 23,5 milyar dolar borcu olduğunu ancak bu borcun kapatılmasının ardından IMF'nin Türkiye'den borç ister hale geldiğini söylemişti. Tabii iktidara geldiklerinde iç borcun, dış borcun, yap-işlet taahhütlerinin, kur korumalı mevduat miktarının ne kadar olduğu ve bugün ne kadar yükseldiği açıklamada yer almıyordu.

İhracat artışıyla övünürken ithalattaki artışın söylenmediği, daha da kötüsü ihracatın ithalatı karşılama oranının hiç dile getirilmediği gerçeği ile her gün yüz yüzeyiz.

Erdoğan,  "Biz, bunu (IMF'ye borcu) 2013 Mayıs'ında sıfırladık. Türkiye'nin şu anda IMF'ye borcu yok ama birileri de avucunu ovuşturuyor, ana muhalefet partisi. 'IMF'ye gidecekmişiz, bir şeyler isteyecekmişiz.' Boşuna avucunuzu ovuşturmayın, biz o kapıları kapadık. IMF, bizden 5 milyar dolar borç istedi. O zaman ekonomiye bakan zat, geldi bana 'Sayın Başbakanım verelim mi bu borcu?' dedi. 'Verin, bugün borç alan, yarın talimat alır.' dedim. Şimdi parti kurmuş, bize ekonomi dersi veriyor. Önce bunları herkesin görmesi lazım" demişti.


Ancak dönemin üst düzey ekonomi bürokratları, 2012 yılında ek kaynak arayışında olan IMF'ye Türkiye'nin 5 milyar dolarlık destek taahhüdünde bulunduğunu ancak bunun Fon tarafından hiç kullanılmadığını bildirmişler. IMF'nin web sitesinin "Türkiye: Fon'a verdiği krediler" sayfasında, 5 milyar dolarlık taahhüdün en son 30 Eylül 2019 tarihinde yenilendiği ancak bu miktarın Fon tarafından kredi olarak kullanılmadığı görülüyor.

Emekli maaşlarının vahim durumu karşısında ne demişti: "En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı, yeterli değil ancak ülkenin tüm yatırımlarını durdursak, eğitim veya sağlık harcamalarının tamamını buraya aktarsak, kamu görevlilerine maaş vermesek bile karşılayamıyoruz..." Bu cümleler ekonomimizin ne kadar iyi (!) durumda olduğunun; nasıl uçtuğumuzun bir itirafıydı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası ile 2024-2028 yılları arasını kapsayan 18 milyar dolarlık ek finansman anlaşması imzaladığını duyurdu. Bu anlaşma ile birlikte Dünya Bankası'nın Türkiye'ye sağlayacağı toplam kredi miktarı 35 milyar dolara yükselmiş oldu. Bakan Şimşek, Dünya Bankası'nın, Orta Vadeli Program'ın açıklanmasının ardından Türkiye'ye aktardığı kaynak tutarını, devam eden 17 milyar dolarlık programa 18 milyar dolar daha ilave ederek 35 milyar dolara yükseltme kararı aldığını belirtti.


Ünlü iktisatçı Mahfi Eğilmez, Bakan Şimşek’in açıklamasının ardından gelen sorulara sosyal medya hesabı üzerinden cevap verdi. Biz de bu cevaplar sayesinde IMF'den borç alma ile Dünya Bankası'ndan borç alma arasındaki ince farkları öğrenmiş olduk:

"Dünya Bankasından  alınacağı açıklanan ek 18 milyar dolarlık ek destek için pek çok soru geliyor. Soruların çoğu insanların son dönemde projelere karşı duyduğu kuşkuları yansıtırken bazıları da IMF destekleriyle olan farkları üzerine yoğunlaşıyor. Kısaca açıklamaya çalışayım. 

Dünya Bankası, yatırım projelerine kredi verir. IMF ise genel borç verir. Yani Dünya Bankası mesela bir liman yapılacaksa bunu finanse eder. Bunu yaparken de kendi ihale yöntemlerinin uygulanmasını ve belirli bir yerli malı oranı dışında dünyadan alış veriş yapılmasını şart koşar. IMF ise ödemeler dengesi finansmanı için borç verdiğinden koyduğu koşulların (mesela bütçe açığının belirli bir orana düşürülmesi gibi) yerine getirilip getirilmediğine bakar. 

Dünya Bankası kredilerinin kullanma yeri ilgili projedir, IMF borcunu istediğiniz yerde kullanabilirsiniz. Dolayısıyla Dünya Bankası'ndan para geliyor bunu istediğimiz yere harcayabiliriz gibi bir çıkarım doğru değildir. 

Dünya Bankası, yapılan harcamaların projeyle ilgili olup olmadığını ve kendi şartnamelerine uygun olup olmadığını denetler ve kredi dilimini ondan sonra serbest bırakır. IMF ise sadece koyduğu koşulların (performans kriterleri) yerine getirilip getirilmediğine bakar ondan sonra borcun ilgili dilimini serbest bırakır. 

Her iki kurumun da sağladığı desteğin maliyeti (faizi) piyasaya göre düşüktür. IMF borçlarında miktar arttıkça maliyet de artar. Buna karşılık, bir ülke zaten o artan miktarlarda borcu piyasadan ya alamaz ya da astronomik faizler ödemek zorunda kalır.

Dünya Bankası, kredilerinin geri ödenme süresi uzun (ortalama 10 - 15 yıl) IMF'ninki orta vadelidir (borcun son kullanılış tarihinden itibaren ortalama 3 - 5 yıl.)"

Necati Öçalan - İhtiras

 


Sözlükte, aşırı, güçlü istek anlamında kullanılan ihtiras kelimesi dilimize Arapçadan geçmiştir.

Yine ihtiras sahibi kişilere de muhteris dendiğini biliyoruz...

Toplumumuzda, özellikle siyasetçilerle uyumlu bir kavram olduğunu söyleyebilir, örneklendirmeler yapabiliriz...

Bir yerde ilçe başkanlığı yapan birisinin kendini genel başkan gibi görmesi onun ne kadar muhteris olduğuna çok basit bir örnektir... Mecliste bile olmayan birisinin "Ben Başbakan olacağım" demesi ile aynı doğrultuda bir örnek olur sanırım...

Özü başına, müstakil olarak diye ayağa kalkıp tüm ülkede yerel seçimlerde başarılı olma hedefini henüz %10 larda olan oy potansiyeline rağmen iddia olarak dillendirenleri de bu örneklere dahil edebiliriz.

İttifak içinde mutabakat aranırken gizlice propaganda afişleri için resim çektiren ve adaylığını olmazsa olmaz şart olarak ileri sürenler de bu cümleden sayılabilirler sanırım.

Türk siyaseti ne çektiyse hep bu muhteris tiplerden ( ihtiras sahipleri) çekti.

Yüzbinlerce, milyonlarca seçmeni bir sevda uğruna diye diye bir araya getiren bu muhterisler, bir noktada ihtiraslarına yenik düşmenin bedelini de bu insanlara ödettiriyorlar... Dün beyaz dediklerine bu gün nasıl kara diyeceklerine bir türlü akıl erdiremez durumda bırakıyorlar...Üstelik bir şey olmamışçasına olsun.Ailesine devam ediyorlar...Kendilerini tabiri caiz ise bulunmaz hint kumaşı sanıyorlar...

Türk insanının bu muhterislerden bir an önce kurtulması gerektiği inancındayım.

Körü körüne yapılan bir siyaset anlayışından tüm insanlık zarar görüyorsa bundan bir an önce kurtulmak gerekir diye düşünüyorum...

Vay efendim ben şu kadar yıldır şu ideolojiye inanmışım, şu tarikat veya cemaate gönül vermişim diyerek aklımızı ve bedenimizi köle etmek ne yaratılış gayemize ne de insan onuruna yakışmayan bir tutumdur.

Bu gün (a) görüşü muteberse yarın (b) görüşü muteber olabilir diyerek esnek davranmanın hoşgörü sınırlarında ve tam demokratik bir tercih olabileceğini unutmamak gerekir...

Şu bayram gününde böyle bir paylaşım yapmak dostların bayram tadını kaçırır diye de çok üzülüyorum... Ama, bir de özeleştiri yapmayı deneyeyim dedim...

Tüm dostlara selam ve saygılar...

12 Nisan 2024

Yatırımcı Sermayenin Gözünü Korkuttuk: Çinli Otomobil Devi de İspanya'yı Tercih Etti

 


Bir ülkeye yönelik yabancı sermaye yatırımlarını ikiye ayırarak incelemek gerekir: 

1. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları; bir ülke sınırları dışındaki yatırımcıların ilgili ülkeye fabrika gibi üretim tesisleri kurarak, şube açarak, taşınmaz edinerek veya var olan bir şirketi tamamen ya da kısmen satın alarak yaptıkları yatırımlardır.

2. Dolaylı yabancı sermaye yatırımları ise hisse senedi alımı, tahvil alımı gibi yollarla gerçekleştirilen portföy yatırımlarını kapsamaktadır.

Doğrudan ve dolaylı yabancı sermaye yatırımları arasındaki üç temel fark vardır: 

a) Doğrudan yatırımlar kalıcıdır (uzun vadeli) buna karşılık dolaylı yatırımlar geçicidir (kısa vadeli.) O nedenle dolaylı yabancı sermaye yatırımlarına sıcak para da denir. 

b) Doğrudan yatırımlar, yatırımcısına yönetim yetkisi vermesine karşılık dolaylı yatırımlar yatırımcısına yönetime karışma yetkisi vermez. 

c) Doğrudan yatırımlar, kârlılığı artırmak için verimliliği artırmaya dolayısıyla yeni teknoloji getirmeye veya üretim biçiminde değişikliğe gitmeye dönük değişiklikler yapabilirler. Oysa dolaylı yatırımların yönetim yetkisi olmaması nedeniyle böyle değişikliklere gitme hakkı bulunmamaktadır.

Ülkemize sermaye gelmesini ne kadar istesek de yabancı sermaye bize ballı özelleştirmeler, ballı borsa ve faize geliyor. Karını devletten garantili ve katlamalı alacağı yol, köprü, şehir hastanelerine sömürge ekonomisi uygulamaya geliyor. Sıcak para olarak geliyor. Ciddi bir yatırım ve istihdam için gelmiyor.

Türk tüketicisiyle 1990 yılında tanışan Hyundai, 2002 yılından bugüne kadar 1.8 milyondan fazla araç ihracatı gerçekleştirdi. Hyundai, Türkiye’de en çok sevilen otomobil markaları arasında. Bir zamanlar Türkiye'de montajın ve satışın ötesinde üretim yapmak istedi. Aradığını Çek Cumhuriyeti'nde buldu.

Alman otomobil üreticisi Volkswagen’in tepe yöneticisi (CEO) Herbert Diess, Türkiye’de kurulması planlanan fabrika projesinden vazgeçme nedenlerinden birisinin ülkedeki siyasi durum olduğunu ilk defa itiraf etti. Alman ekonomi dergisi WirtschaftsWoche’e konuşan Diess, şirketin iş konseyinin siyasi nedenlerden dolayı Türkiye’de fabrika kurulmasına karşı olduğunu söyledi. Diess, şirket hissedarlarının da Türkiye’deki siyasi durumdan edişe duyduğunu aktardı. O siyasi sebepler neydi?

Kocaeli'nin Gebze ilçesindeki Honda fabrikası, 24 yıllık üretim sürecinin sonrasında son Honda Civic Sedan'ın da banttan inmesiyle kapatıldı. Honda'nın fabrikayı kapatma nedeniyle ilgili olarak çeşitli iddialar ortaya atılırken, asıl nedeninin emisyon değerleri baskısı ve elektrikli modellere yoğunlaşma isteği olduğu öğrenildi.

Çinli otomotiv devi, yatırım için kararını verdi. Daha önce yatırımın Türkiye'de de yapılabileceğini açıklayan Chery, rotayı İspanya'ya kırdı. Böylece, Volkswagen'in Manisa'da kurmayı planladığı fabrika gibi Chery de Türkiye dışından bir ülkeyi tercih etti. İspanyol hükümeti ve Japon üretici EV Motors, Çinli Chery Auto'nun Avrupa'daki ilk üretim tesisi olan İspanya'da otomobil üretimine başlamak için anlaşmaya yakın olduğunu söyledi.

İstikrarın ve hukuki güvencelerin olmadığı yerden yerli de yabancı da kaçar.


11 Nisan 2024

Kırgızistan, Sel Felaketi Yaşanan Kazakistan'a İnsani Yardım Gönderdi

 


Kırgızistan, Kazakistan'daki su taşkınlarından mağdur olan Kazak Türklerine 300 ton insani yardım gönderdi.

Kırgızistan Acil Durumlar Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Acil Durumlar Bakanı Boobek Ajikeyev'in katılımıyla, 300 ton insani yardım yüklü tırları Kazakistan'a törenle uğurlandı.

Bakan Ajikeyev, burada yaptığı konuşmada, Bakanlık tarafından hazırlanan insani yardımları götürecek tır sürücülerine iyi yolculuklar diledi.

Kazakistan, yoğun yağışlarla geçen kış sonrası sıcaklık artışıyla karların aniden erimesi sonucu oluşan taşkınlarla mücadele ediyor.

Ülkede, barajlar dolması ve nehirlerin taşmasıyla meydana gelen selden en çok etkilenen batı ve kuzey eyaletlerde 3 bin 171 ev su altında kaldı.

Kazakistan Acil Durumlar Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, bugüne kadar sular altında kalan bölgelerden 14 bin 589'u çocuk olmak üzere 46 bin 755 kişi tahliye edildi. Bu kişilerin 2 bin 602'si helikopterlerle kurtarıldı. Ayrıca 60 bin küçük ve büyük baş hayvan tahliye edildi.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, şiddetli sel felaketiyle ilgili olarak Kazakistan halkına seslendi. Tokayev, bu çapta bir tabii afetle uzun yıllardır karşılaşılmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Tokayev, Abay, Akmola, Aktöbe, Atrau, Batı Kazakistan, Karagandı, Kostanay, Pavlodar, Kuzey Kazakistan ve Ulutau bölgeleri olmak üzere ülkenin on bölgesinde yerel düzeyde olağanüstü hâl ilân edildiğini hatırlatarak, "Belki de bu, ölçeği ve sonuçları bakımından son 80 yılın en büyük felaketidir" şeklinde konuştu.

Kurtarma ekiplerine, polis memurlarına, gönüllülere ve selle mücadelede görev alan herkese teşekkür eden Tokayev, Kazakistan halkının hep birlikte bu felaketin üstesinden geleceğine olan inancını dile getirdi. Cumhurbaşkanı, "Durum zor ama ümitsizliğe kapılmamıza gerek yok, bu durumu düzelteceğiz." dedi.

10 Nisan 2024

Hocalar da Sapıttı, Anadilimizi Arapça Yaptı

 

Fazlı Tonar isimli hoca, yaptığı açıklamada Müslümanların anadilinin Arapça olduğunu belirterek Türkçeyi ikinci dil olarak tanımladı. 

Tonar, Arapça öğrenmeyen bir kişinin İngilizceyi öğrenemeyeceğini ve öğrenirse Allah'a hesap vermesi gerektiğini iddia etti. Bu açıklama, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı ve tartışmalara sebep oldu

Anadil ile din ilişkisinden habersiz olan hoca Lübnanlı Hıristiyanların da eski Mekkeli müşriklerin de anadillerinin Arapça olduğunu bilmiyor olabilir. 

Yalnız mezkur şahıs değil bütün inananlar bilir ki Allah dileseydi bütün insanların anadili tek ve ortak olurdu.

Aynı şahıs daha önce de zengin olmak için çalışmayı değil "Vakıa" suresini okumayı tavsiye etmiş galiba...


09 Nisan 2024

ROKETSAN'ın OMTAS'ı (Orta Menzilli Tanksavar Silah Sistemi)


OMTAS, muharebe alanındaki 200 m - 4 km. menzil içindeki zırhlı tehditlere karşı etkili orta menzilli bir tanksavar silah sistemidir. Füze, kızılötesi görüntüleyici arayıcı başlık sayesinde gece/gündüz ve her türlü hava şartlarında görev yapabilmektedir.

OMTAS mevcut 152 mm BGM-71 TOW ve 130mm MILAN'ın yerini alacaktır.

Lançer ve füze arasındaki RF veri bağı, kullanıcısına esnek operasyonel yetenek kazandırmaktadır. Füze, atış öncesi veya sonrası hedefe kilitlenebilmekte olup at-unut veya hedef/vuruş noktası seçimine olanak sağlayan at-güncelle uçuş modlarına sahiptir. Hassas güdüm-kontrol yeteneği ve zırh delici tandem harp başlığı OMTAS Füzesi’nin zırhlı hedeflere karşı etkin bir silah sistemi olmasını sağlamaktadır.

Sistem Özellikleri:

  • Gece-Gündüz ve Tüm Hava Koşullarında Görev Yapabilme Özelliği
  • Sabit ve Hareketli Hedeflere Karşı Kullanım
  • Sıvı Yakıt Yangını ve Kurşun Çarpmasına Karşı Duyarsız Mühimmat Özelliği
  • Vuruş Noktası Güncelleme
  • Uçuş Esnasında Hedef Değiştirme
  • Sütre Gerisinden Atış.
Teknik Özellikler
Çap160 mm
Uzunluk1,8 m
Ağırlık35 kg [Füze + Fırlatma Tüpü]
Menzil0,2 - 4 km
Arayıcı BaşlıkIIR*
Harp Başlığı TipiTandem Anti Tank,
Yüksek İnfilaklı Parçacık Etkili,
Termobarik
Vuruş ModuDoğrudan Vuruş / Üstten Vuruş
Kullanım ModlarıAt-Unut
At-Güncelle

OMTAS, muharebe alanındaki zırhlı tehditlere karşı etkili orta menzilli bir tanksavar silah sistemidir. Füze, kızılötesi görüntüleyici arayıcı başlık sayesinde gece/gündüz ve her türlü hava şartlarında görev yapabilmektedir.

Lançer ve füze arasındaki RF veri bağı, kullanıcısına esnek operasyonel yetenek kazandırmaktadır. Füze, atış öncesi veya sonrası hedefe kilitlenebilmekte olup at-unut veya hedef/vuruş noktası seçimine olanak sağlayan at-güncelle uçuş modlarına sahiptir. Hassas güdüm-kontrol yeteneği ve zırh delici tandem harp başlığı OMTAS Füzesi’nin zırhlı hedeflere karşı etkin bir silah sistemi olmasını sağlamaktadır. 

Hedef güncelleme yeteneğinin sunduğu esneklik ile; kendi üçayak platformu üzerinden kullanılabilen OMTAS, kara platformlarına açık kule ya da kapalı kule entegrasyonu yapılarak da kullanılabilmektedir.

    • *IIR Kızılötesi Görüntüleyici Arayıcı



İsrail ile Ticaret Bir Varmış Bir Yokmuş

 


Akit Gazetesi "İsrail Ticareti Koca Bir Yalan" diye manşet attı. Ticaret Bakanlığı da sanki yandaş gazeteyi ofsayta düşürmek ister gibi "İsrail'le ticarete kısıtlama" kararını duyurdu.

Gazze'den roketler atıldı. İsrail'den F-35'ler havalandı. Binlerce silahsız Filistinli hayatını kaybetti. Yüz binlercesi de yerinden yurdundan oldu.

Türkiye'de İsrail'e destek veren ve sahiplerinin Yahudi olduğu iddia edilen ürünlere karşı bir boykot kampanyası başlatıldı. Buna kampanya demek de çok zordu. Başlatan belli değildi. Uygulayanların kafası karışıktı. Kahve dükkanlarına gidip kahve döktüler. Cumhurbaşkanının açılışını yaptığı Cola fabrikasının ürünlerini lanetlediler.

Bu boykota uymayanlar da vardı. Limanlarımızdan İsrail limanlarına demir, çimento, jet yakıtı, av silahları taşıyan gemiler gidip geliyordu. İsrail'den de tohum ve gübre alınıyor, Türkiye'de satılıyordu. Boykotçuların bundan haberi yok muydu?

İstanbul başta olmak üzere İsrail'e lanet mitingleri "hilafet"e kadar yüzlerce talep için fidelik olurken gemiler dolu gidiyor, boş gelmiyordu. Rivayete göre gemiler Türkiye'nin eski başbakanlarının çocuklarına ait veya onların ortak olduğu şirketlere aitti. Babaları ve kardeşleri İsrail'e beddualar gönderirken onlar yüklü gemiler gönderiyorlardı.

Türkiye Varlık Fonu’na bağlı bir kamu iktisadi teşebbüsü olan BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ) çeşitli petrol ve doğalgaz iletim hatlarına sahip. Ham petrolde BOTAŞ özellikle Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı sayesinde Irak’ın kuzeyinden Kerkük’te çıkan ham petrolü Adana’nın Yumurtalık ilçesine taşıyor. Öne çıkan bir diğer hat da Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru hattı. Başta Azeri petrolü olmak üzere Hazar bölgesinden çıkarılan petrol dünyaya Adana’dan sevk ediliyor. BOTAŞ’ın en önemli müşterilerinden biriyse İsrail. Israel Aerospace Industries (IAI) silah şirketinin Türk Silahlı Kuvvetleri ve silah sanayisiyle ilişkisi biliniyor. Geçmişte insansız hava aracı satın alınan, savaş uçaklarının modernizasyonu yaptırılan bu firmayla bugün hangi alanlarda işbirliği yapıldığı açıklanmıyordu.

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği verilerine göre Türkiye’nin gri çimento ihracatında ABD’den sonra en çok ihracat yaptığı ülke İsrail. Yıllık 600 bin ton kapasitesinin aşıldığı bu alana ilaveten beyaz çimento ihracatında en çok ihracat yapılan ülke yıllık 200 bin tonla yine İsrail. Türkiye’de öne çıkan çimento üreticileri OYAK, Limak, Aşkale, Sanko, Sabancı bu ihracattan pay aldığı iddialar arasında.

Demir-çelik sektöründe faaliyet gösteren İçdaş, Kardemir, Kocaer, Özkan, Tosyalı, Çolakoglu, Çelsantaş, Erdemir ve İsdemir de İsrail’e ihracat yaptığı ileri sürülüyor.

Ayrıca İsralli Haifa şirketiyle gübre hammaddesi ticaretini "milli görev" sayan MHP Milletvekili Hilmi Durgun'un sahibi olduğu Agrosel Tarım firması da Akit'in "yerli ve milli şirketler" kategorisi kapsamında değerlendirilebilir. Kendisi İsrail ile tohum değil gübre ticareti yaptıklarını beyan etmişti.

İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde dün İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşı ve Türkiye’nin İsrail ile ticaretini protesto etmek amacıyla protesto düzenlenmiş, kimi eylemcilere polisin şiddet uyguladığı görüntüler tepki çekmişti. Şiddet... Hem de başörtülü bacılarımıza... Hem de muhafazakar demokrat AKP hükümeti tarafından...

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, olay ile ilgili olarak iki emniyet görevlisinin açığa alındığını ve mülkiye müfettişinin görevlendirildiğini aktardı. “Protesto gösterisi bittikten sonra göstericiler dağılmış ancak bir grup tüm uyarılara rağmen dağılmamış; devlet büyüklerine hakaret ederek güvenlik güçlerine mukavemet etmiştir” diyen Yerlikaya, 43 kişinin gözaltına alındığını, 38 kişinin kimlik kontrolü yapılarak serbest bırakıldığını, 5 kişinin ise ifadeleri alınarak adli işlem yapıldığını belirtti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail'in Türkiye'nin Gazze'ye havadan yardım ulaştırma talebini reddettiğini söyledi. Ankara yardım ulaştırma talebini reddeden İsrail’e karşı yeni tedbirler alınacağını duyurdu. Bakan Fidan, ilgili kurumların açıklama yapacağını söyledi ve detay vermedi. Fidan yardımın Ürdün makamlarından alınan izin sonrası İsrail’e iletildiğini ve ancak ret cevabı alındığını aktardı.

"Ticaret Bakanlığı başta olmak üzere devlet kurumları Türkiye Cumhuriyeti'nin İsrail'le ticaretinin olmadığını defalarca açıklamasına karşın bazı kesimler, "İsrail'le ticaret" iddiasıyla provokatif eylemlere imza atıyor." diyen gazete ilan edilen yeni yeni tedbirleri işitince tükürdüğünü yalamış mıdır. Ticaret Bakanı'nın İsrail ile ticarete kısıtlama getirildiğini açıklamasının ardından, akıllara Anadolu Ajansı ve Yeni Akit'in İsrail ile ticaretle ilgili yaptığı haberlerin gelmemesi mümkün müydü?

Ticaret Bakanlığı, İsrail'e ihracata, inşaat demirinden yassı çeliğe, mermerden seramiğe kadar 54 ürün grubunda kısıtlama getirildiğini açıkladı. Kısıtlama kararının, İsrail Gazze'de ateşkes ilan edene kadar yürürlükte kalacağı belirtildi. İsrail de "Türk ekonomisine zarar verecek karşı tedbirler alınacağını" açıkladı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Türkiye'nin, "İsrail’in saldırıları başladıktan sonra Gazze’ye ve Gazze halkının yardımına koştuğu", başta "gıda, sağlık, tıbbi yardım ve binlerce hasta tahliyesi olmak üzere, gemilerle ve uçaklarla on binlerce ton yardımları ulaştırdığı" ifade edildi. Başka bir açıklamada İsral'in izin vermediği de ifade edilmişti.  "İsrail'in ise uluslararası hukuku alenen çiğnemeye devam ettiği" belirtildi. Özellikle BM Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Adalet Divanı’nın söz konusu kararlarının hukuken bağlayıcı olduğunu belirten bakanlık, "Türkiye, tüm bu kararların uygulanmasının takipçisi olacağını defaatle açıklamıştır" dedi.

Demek ki ne olmuş? Babaları İsrail'e beddualar gönderirken çocukları gemileri dolu göndermişler; geriye de boş dönmemişler.