Sözlükte “göç ettirmek” anlamındaki tehcîr, kökü olan hicret kelimesinin de işaret ettiği gibi zorunlu bir göç hareketidir. Bu tür göçürmeler, Osmanlılar’ın dışında diğer imparatorluklarda da görülen bir iskân ve cezalandırma yöntemi olup Osmanlılar’da bu kelimenin fazla bir kullanım alanı yoktur. Tehcîr, özellikle I. Dünya Savaşı esnasında çeşitli unsurlara uygulanan geçici sevk ve iskânı ifade etmek için gündeme gelmiş olmakla birlikte bir tarih terimi olarak özelde 1915’te Ermeniler için bu anlamdaki uygulamayı tanımlar.
Aslında başta Ermeniler olmak üzere herkes, bir devletin savaş esnasında düşmanla işbirliği yapan kitleleri göç ettirmesinin yapılacak en insani hareket olduğunu; başka bir devletin bu durumda kitleleri öldürmekten dahi çekinmeyeceğini bilir. Doğu Anadolu'da Ruslarla, Güneydoğu Anadolu bölgesinde Fransızlarla işbirliği yapan Ermeniler bu tehciri çoktan hak etmişlerdi.
İngiltere, Fransa ve Rusya'nın teşvikleriyle daha önce de Osmanlı devletine karşı defalarca isyan eden, padişaha suikast dahi düzenleyen Ermenilere göre ise Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan etnik Hristiyan Ermenilerin 1915 ilkbaharından 1916 sonbaharına kadarki dönemde fiziksel olarak yok edilmesini ifade eder. İmparatorlukta yaşayan yaklaşık 1,5 milyon Ermeni bulunmaktaydı. Ermenilere ve onların destekçilerine göre sözde soykırım sırasında en az 664.000 ve muhtemelen de 1,2 milyonu hayatını kaybetmiştir. Ermeniler bu olayları Medz Yeghern (büyük cinayet) ya da Aghet (afet) olarak adlandırır.
Ermenistan başbakanı Paşinyan, ülkenin "soykırım" stratejisinin değişmesi gerektiğini savunurken muhalefet bu yılki anma törenlerinin düşük seviyede olduğunu söylüyor, Paşinyan hükümetini "soykırımı" önemsiz göstermeye çalışmakla suçluyor. Ermenilerle birlikte dünyada pek çok ülke her yıl 24 Nisan'da Osmanlı Devleti'nin son yıllarında yaşanan Ermeni ölümlerini "soykırım" olarak anıyor.
Azerbaycan ve Türkiye toprakları üzerinde hak iddia eden ve bunu yasa haline getiren Ermenistan'ın bölgede barış içinde yaşaması imkansız. Ancak Türkiye ve Azerbaycan'ın oldukça höşgörülü olduğu da ortada. Azerbaycan Karabağ işgal altındayken bile diğer bölgelerdeki Ermeni azınlığı korudu. Türkiye Ermeni kökenli vatandaşlarını elbette koruyacaktı ancak bununla yetinmeyip binlerce Ermenistan vatandaşının Türkiye'de kaçak olarak çalışmasına 2003 yılından bu yana göz yumuluyor. Bu sayade Ermenistan ekonomisinin açlık kriziyle sarsılmasını önlüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder