20 Ağustos 2024

Azerbaycan Gazetesi'nden Erdoğan'a ve Ana Muhalefet Partisine Sitem: Karabağ'a Azerbaycan Ordusu Girdi


Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz ay katıldığı AKP Rize İl Teşkilatı toplantısında yaptığı konuşmada, İsrail'i kastederek, "Karabağ'a ve Libya'ya girdiğimiz gibi, onlara da benzerini yapabiliriz" demişti. 

Erdoğan'ın bu çıkışı karşısında İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz"Sonun Saddam Hüseyin gibi olur" imasında bulunmuş, bu açıklama Türkiye'de tepkilere sebep olmuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarına bir tepki de Azerbaycan'dan geldi.
Azerbaycan gazetesinde yayımlanan baş yazıda, Erdoğan'ın açıklamaları eleştirildi.
Yazıda "44 gün süren Vatanseverlik Savaşı ve 23 saat süren terörle mücadele tedbirleri, Azerbaycan'ın karşı karşıya olduğu 30 yıllık işgalin sona erdirilmesinin yanı sıra toprak bütünlüğü, egemenlik ve anayasal yapısının tam olarak belirlenmesiyle sona erdi. "Demir yumruk", 200 yıllık sinsi ve kanlı bir geçmişi olan Ermeni bölücülüğünü sonsuza dek yok etti. 

Bu askeri zafer, tarihimizin en görkemli başarısıdır. Aynı zamanda en güçlü dönemini yaşayan Azerbaycan'ın yarattığı yeni gerçeklikler bağlamında, ülkemizin uluslararası arenadaki bölgesel liderliğini, küresel nüfuzunu, önemli bir ekonomik ve siyasi aktör olarak artan rolünü belirleyen en temel göstergedir.

Peki bu zaferin sahibi kimdir, zaferin sebebi nedir?

Bu sorunun cevabını Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in konuşmalarından alıntı yaparak verelim: 'Zaferin sahibi şanlı ordumuz, yiğit askerlerimiz, kahraman halkımızdır. Bu zaferi profesyonellik ve kahramanlıkla, aynı zamanda milli ruhla kazandık...'"

Yazıda CHP'li Ünal Çeviköz'ün beyanları da yalanlanarak eleştirildi: "Kardeş Türkiye'nin 2001-2004 Azerbaycan Büyükelçisi Ünal Çeviköz'ün savaş sırasında yaptığı açıklama hepimizde hayal kırıklığı yarattı. Aslında "Türkiye'nin Azerbaycan'a silah sağladığı, paralı savaşçılar gönderdiği, Karabağ'ın Azerbaycan'ın kendi gücüyle kurtarılamadığı" gibi siyah beyaz yalanları utanmadan söyleyen bu kişiden başka bir şey beklenemezdi. 2009 yılında büyük çabalarla yürütülen ve Türk diplomasi tarihinin en karanlık, lekeli sayfası olan Ermenistan ile normalleşme sürecinin baş yürütücülerinden biri olan bu adam, daha sonra bu tavrını sergilediğinde dahi tavrını değiştirmedi. Muhalefetteki CHP'ye geçti."

Yazıda kardeş ülke olmanın gerekleri de vurgulandı:

"Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Haydar Aliyev'in "Tek Millet - İki Devlet" anlayışını uluslararası ölçekte genişleterek işbirliğini "Tek Devlet"in zirvesine taşıdı.

Prag'da Türkiye öne çıkarıldığında, "Bu masada Türkiye'nin temsilcisi yok. Ama ben buradayım" diye bağıran, Türk düşmanlarına hakaret eden Azerbaycan'ın lideri, her zaman Türklüğün en büyük yobazı, koruyucusu ve destekçisi olarak algılanmıştı.

Yeni siyasi dönemde Türk devletleri birliğinin kurucusu olarak bilinen ve bu kurumu Nahçıvan'da kurmayı başaran İlham Aliyev, Türkiye'yi Orta Asya'daki Türk ülkelerine yaklaştıran ve onların eylem birliğini sağlayan liderdir.

İlham Aliyev'in, neredeyse savaşa girmiş olan Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkileri normalleştirmek için aylarca süren yoğun çalışmasını, emeğini ve olağanüstü diplomatik becerilerini unutmak mümkün mü?

Ya da onlarca başka Türk şirketi, binlerce Türk mühendis ve usta, büyük ulusötesi Türk holdinglerinin yanı sıra Karabağ ve Doğu Zangezur'un inşasında çalışıyor. Azerbaycan devleti, kardeş ülkenin özel sektörünün bu sürece katılması, yani kâr etmesi, Türkiye bütçesine büyük miktarda fon girmesi için geniş koşullar yaratıyor.

Başka hangi ülkede Türk şirketleri için bu kadar verimli koşullar var? Eğer kardeşsek aslında tam da sahip olmamız gereken şey budur.

Ancak kardeşlik tek amaç üzerinde oynanan bir futbol müsabakasına dönüştürülmemeli, karşılıklı yükümlülükler ve ahlaki görevler de unutulmamalıdır."

Yazıda Azerbaycan'ın kimseye borçlu kalmadığı da ifade ediliyor:

"Kardeş Türkiye'de yapılan malum açıklamalar 44 gün savaşının gerçeklerini açıkça çarpıtıyor. En önemlisi Ermeni değirmenine su döküyor!

Atalarımız sağ elin verdiğini sol el bilmez, kardeş kardeşe yaptığıyla övünmez demişler. Hatta Türkiye'nin Vatanseverlik Savaşı'nda siyasi ve manevi desteğin yanı sıra her türlü desteği sağladığını varsayalım. Neden Ermenistan ve dünya Ermenileri, ABD, Fransa ve diğer tanınmış devlet ve güçler de dahil olmak üzere bunu bir manipülasyona zemin olarak ilan etsinler?

Türkiye'nin ya da başka bir ülkenin Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılmasına katıldığını, siyasi ve manevi desteğin yanı sıra özellikle askeri alanda başka yardımlar da sağladığını iddia etmek temelden yanlıştır. Bilerek veya bilmeyerek ortak düşmanımız olan dünya Ermenilerine mevzi kazandırmaktır!

Türk ordusunun ya da bazı paralı askerlerin Vatanseverlik Savaşı'na "katılımından" bahsedip yazanlar tek bir gerçeği ortaya koyamıyorlar. Veya özü itibariyle 44 gün savaşından aşağı kalmayan terörle mücadele operasyonlarına herhangi bir ülkenin katılımı tartışma konusu olmamalıdır.

Türkiye'den gelen üzücü açıklamalarda Azerbaycan'a karşılıksız askeri mühimmat yardımından da bahsediliyor. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, savaştan 15 yıl öncesinden bu yana, ulusal savunma sanayinin geliştirilmesi ve modernizasyonunun yanı sıra, askeri cephaneliğimizin dünyadaki en son teknolojik yenilikleri yansıtan her türlü silah ve teçhizatla donatılması yönünde sistematik ve tutarlı faaliyetler yürütmüştür. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu birçok ülkeyle askeri-teknik işbirliği yapıldı. Savaş sırasında bu işbirliğinin çeşitli örnekleri kullanıldı. Güçlü havacılık taarruz ve savunma sistemimize Türkiye'nin "Bayragdar"ı da dahil oldu. Ancak bu sistem sadece "Baragdarlardan" ibaret değildi.

Öte yandan İlham Aliyev'in "Bu zaferi kazanan teknik imkanlar değil, askerlerimiz ve subaylarımızdır. Onlar topraklarımızı düşmandan kurtardılar ve bu zaferi halkımıza armağan ettiler" şeklindeki görüşünden sonra - genel olarak öyle bu konuyu konuşmak gereksiz...

Bu arada "askeri cephaneliğe yardım" olarak yayınlanan bilgi de yanlış. Bunların hepsi askeri işbirliğinin ticari kısmıyla ilgili konular.

Yani aldığımız her merminin, mühimmatın, teçhizatın bedelini ödedik..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder